Kur’an insan sözü mü?

Hatta derler ki: Bu sözler, saçmasapan rüyadan ibaret, belki de kendisi uyduruyor bunları, hatta o, bir şair. Değilse neden evvelkilere gönderildiği gibi bize bir mucize gösteremiyor? (Enbiya-5) 


فِي البَدءِ خَلَقَ اللهُ السَّماواتِ وَالأرْضَ – Başlangıçta Allah göğü ve yeri yarattı (Eski Ahit -Yaratılış -1)

O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O’nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O’dur. (En’am 101)

“Allah, çocuk edindi” dediler. O, bundan uzaktır. Hayır! Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi O’na boyun eğmiştir. O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Bir şeyin varolmasını istediğinde, ona sadece “ol” der ve o şey de hemen oluverir. (Bakara- 116- 117)


Hemen yukarıda iki çizgi arasında ilk önce Eski Ahitl’den bir alıntı yaparak başladım. Eski Ahit Yaratılış 1’in Arapça çevirisini Arapça metniyle birlikte paylaşmamın nedeni burada geçen bir kelimeye dikkatleri çekmek : “halaga” kelimesi. “Yaratmak” anlamına gelen bir kelime ki Kur’an içerisinde de def’aten geçen bir kelime.

Yazının devamında yer alan iki ayet dikkatimizi fazlasıyla çekmesi gereken iki ayet. Çünkü Eski Ahit çevirisinde “Halaga Allahüssemavati vel ard” olarak geçen kısım bu iki ayette “Bedî’u assemâvâti vel-ard”  olarak geçiyor.

Diyorum ki, eğer Tanrı’nın göğü ve yeri yaratması Eski Ahit’den veya herhangi bir başka dini metinden alınarak -veya doğrudan uydurularak- Kur’ana yerleştirilmiş olsaydı bunu yapan kuvvetle muhtemel “halaga” kelimesini kullanacaktı. (Burada kastım şu: Yukarıda yer alan Arapça  çevirisi ne zaman yapılmış bilmiyorum ama sonuçta bu orjinal metin değil bir çeviri. Ve çeviriyi yapan da doğal olarak yaratma ile ilgili en genel kullanımı olan kelimeyi seçmiş muhtemelen herkes de böyle yapardı) Fakat o da ne! Kuranda yalnızca bu iki âyette  “Bedi’u’s-semavati ve’l-ard” şeklinde  değişik bir kullanımla karşılaşıyoruz.  Eski ahitte ve bu iki Kuran ayetinde de  “ilk defa-başlangıçta” var olma durumu anlatılırken ilk akla gelecek “halaga” kelimesi kullanılmadığı gibi Kur’an burada çok çok özel kullanımı olan bir kelime seçiyor. (BDE kökü sadece bu iki ayette gramatik olarak bu formuyla kullanılıyor)

Ve iki ayet de (Bakara116-117, En’am 101) tekrar okuyunuz başka neden bahsediyor! Hatta En’am Suresi özellikle neden bahsediyor? Ve eğer yanlış tespit etmediysem (kesin bilgi değildir) yaratma ile ilişkili fiil çeşitlerinin en farklı şekilde kullanıldığı sure.

Kaldı ki Kur’an içerisinde Türkçe’ye yaratmak olarak çevrilen fakat her biri farklı farklı kullanım alanlarına sahip fazla sayıda kelime var. Ve bu kelimelerin arasında öyle bir algoritma olduğuna inanıyorum ki bize yaratılışa dair çok net ipuçları veriyor. Bu konuda çeşitli yazılar,makaleler var ancak ben ilgili tüm ayetleri incelemeden bulgularımı henüz paylaşmak istemiyorum.

“Kur’an insan sözü mü” sorusunu lehte ve aleyhte cevaplamak isteyenlerin klasik ezberlerden sıyrılarak  üzerinde düşünülmesi gereken çok fazla şey olduğunu -ilk başta kendim için- bu yazıda vurgulamak istedim. ( Kuran’ın Allah’ın kelamı olduğunun delili nedir = Kolay ezberlenmesi, okurken usandırmaması gibi çok çok öznel ifadeleri delil olarak sunmak kolaycılığı ve “kuranın bir yerinde ak denilene başka yerinde kara deniliyor; demek ki insan sözü” gibi delil buldum saflığı gibi iki eğilimden bahsediyorum )

Allah kelimeleri ile de bize bir çok delil sunuyor.

Kuşku duymak; devamlı sorgulamak inananların ve inanmayanların “titizlik” adına ortak paydaları olmalı. Kolaycılık sadece insanın kendisini kandırmasıdır.

 

 

 

10 thoughts on “Kur’an insan sözü mü?

  1. Slm.yine başkabir sitede cevaben yazdığım yazıyı sunmak isterim.

    “kuran eskilerin masalı olabilir mi?”

    O zaman şu iki seçeneği değerlendireceğiz.
    1.kuran insan sözüdür.

    Öyleyse;
    -Peygamberimiz tamamen inançsızdır.(çünkü az bir imanı bile olsa,allah söyledi diye kitap yazmaya cesaret edemez. Allahtan Korkar.

    Bu kişi inançsız olsa dahi bir amacının olması gerekir.
    -Ücret istemiyor.lüks içinde de yaşamıyor.
    (bir ayette hanımlarına,eğer dünya süsünü istiyorsanız sizi boşayayım diyor)

    -İtibar da istemiyor.(bazı ayetlerde sahabenin peygambere karşı saygılı olması isteniyor.demekki peygamberimizin yaşayışı,itibar edinmeye dayalı bir yaşantı değil.)

    -hristiyan,yahudi,müşrikleri eleştiriyor,hiç onların suyuna gitmiyor.onlardan da hiç korkmuyor.)

    Yani,şöyle bir ihtimal olsa,
    “bir ateist,hiç bir şey beklentisi yok,korkusu yok,
    Amacı sadece adaletli,yardımsever bir toplum inşa etmek olsaydı,
    -Şirki ön planda tutmazdı”iyi insan olun da gerisi önemli değil”derdi.
    -Kuranı konu konu yazar ve insanların bunu kolay okuyup inanmasını sağlardı.
    Konudan konuya atlama,konu tekrarları,kuranın insan eseri olmadığını kanıtlar.
    İnsan yazıtları hep konu ve anlam bütünlüğüne sahiptir.

    -Ve insanlardan gizli gizli, tevratı,incili,sümer yazılarını okuyup bir ayet uyduracak ve bunu ezberleyecek.
    (ayette,bundan önce kitap bilmezdin,diyor.muhataplar onun bilmediğini biliyor demekki)

    -Bunca senedir değiştirilemeyecek

    -Ve kitaba inandğını iddia edenler onu okumaya yanaşmayacakve ona uygun amel etmeyecek.

    -Ve daha neler neler.(isterseniz yazarım)

    2.seçenek

    Eğer bu insan sözü değilse tanrı sözüdür

  2. Ayrıca başka bir yazımı da paylaşayım.Fussilet53:insanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun gerçek olduğu iyice belli olsun…

    1.bize bir rahmet dokunduğu zaman,bir dertten kurtulduğumuz zaman çoğumuz ne yaparız?

    Şımarırız,bizi kurtarana minnet duymayı bir süre sonra unuturuz.dünyevi hırslara dalar gideriz. Bugün bizi şımartan paranın şöhretin sonunun olduğunu unuturz.

    Bakın fussilet50 de ne diyor?
    ” bir rahmet tattırsak der ki,bu benim hakkımdır,saatin geleceğini sanmıyorum. Rabime döndürülürsem onun katında benim için daha güzeli vardır….”

    Bu ayeti analiz edelim.

    Bu ayetin benzeri kehf32 de var,orada “keşke rabbime şirk koşmasaydım “der
    Burada ahireten şüphe eden veya şirk koşan kişi bir din modeli olarak her zaman şirk koşmuyor veya her zaman “rabbime döndürülürsem” diyerek bir din kuralı olarak ihtimalli konuşmuyor.
    Rahmet tattırıldığı zaman bunları söylüyor.
    Yani iç sesi veya amelleri bunları söylüyor.
    “müşrikler ahirete inanmıyordu veya şüphe ediyorlardı demek şöyle yanlıştır.
    Evet şüphe ediyorlardı fakat bunu kendileri bile bilmiyordu.inanıyoruz diyorlardı muhtemelen.
    Şefaatçiler edinmek için önce ahireti bilmek gerek.

    Şirkin neden yasak olduğunu düşündük mü hiç.
    Kanaatimce şirk ve iman ters orantılıdır.
    (sebe21 i okumanızı öneririm)
    Şirk koştuğun müddetçe içindeki şüpheyi göremiyorsun ve şirkten uzaklaşıp,dünyevi zevklerden kurtuldukça acaba soruları karşına çıkmaya başlıyor bence. Kuranda hem şirk ön planda hem de ahiret inancı ön plandadır.
    Ahiretin çok yakın hatta yarın olabileceğini düşünüp ona göre yaşamaya çalışmak gerekir diye düşünüyorum.dünya sıkıntılarını dertlerini çabamızdan sonra tevekkül ederek fazla umursamamız gerekir bence)

    Enam63-64:…eğer bizi kurtarırsan şükredenlerden oluruz dersiniz.sonra şirk koşarsınız.

    Başımıza bir sıkıntı gelince ne deriz?
    “allahım başka dalım kalmadı yardım et,bundan bi kurtar beni. Vs”
    Sonra yine aynı yaşantımız devam eder.
    Hırs,para,itibar….

    Yunus21: “bu ayette farklı olarak şöyle der:
    “onun ayetlerimiz hakkında bir planı vardır.”
    Bir sıkıntıdan kurtulunca,bunun mucize olduğunu yavaş yavaş unuturuz ve sebeplere bağlamaya başlarız kurtuluşumuzu.

    Belki sebepleri şirk koşarız.

    En doğrusunu allah bilir.

    (sayın editör bu yazının konuyla alakası yok gibi görünsede bu iç dünyamızda,nefsimizdeki fısıltıların bilinmesi ve söylenmesi ancak kitabın ilahi kitap olduğunun bir delilidir.

    Bunun için yazdım.
    Konuyla alakası yok gibi görünse de aslında var.)

  3. Zaten tüm herşeyimizi deftere de yazmışsın -levha mahfuz- daha ayetlerin şöyle demiş böyle demiş ne yazar..! Kaderimiz belli,eğer dua ile yalvarıp yakarma ile işler değişiyorsa,demek ki sen gelecekten habersizsin.Yaratıcıya da bu mu yakışmalı..?!

  4. Konu kader konusu değil fakat size,beim kader konusunda ne anladığımı söyleyeyim.

    Şimdi iki farklı olay anlatacağım.

    Bu olaydaki kişi ve durumlardan allahı tenzih ederim. Allah hiç bir şeye muhtaç olmayandır.yücedir.
    Ben sadece,somutlaştırıp aklımızda daha rahat resim çizebilmek adına,tahminimi söyleyeceğim.

    1. Öğretmen,sınıftaki herkesin durumunu çok iyi bilmektedir.ve yıl sonu hiç sınav yapmadan,ali,ahmet mezun oldu, veli,ayşe kaldınız der.

    Herkes itiraz eder. Ben de onun gibi zekiyim diye.

    Tabiki bu itirazlar öğretmeni zora sokamaz,fakat öğretmen çok iyi yüreklidir ve kimsenin haksızlığa uğradığını düşünmesini istemez.

    2. Senaryo:

    Öğretmen herkesin durumunu çok çok iyi bilmesine ve kimin sınavı geçeceğini çok iyi bilmesine rağmen bir sınav yapar.

    Der ki:” görelim bakalım kim yüksek puan alacak.”
    Sınıftaki herkes aldığı puana ŞAHİT olacak.

    Sınav sonunda kimisi geçer,kimisi kalır ve kimse itiraz edemez.
    Sınavdan Kalan kişilerin içinde sakladığı açığa çıkmıştır ve hiçbir bahaneleri kalmamıştır.
    (enam 27-28)

    Doğrusunu allah bilir.bu benim zannımdır.
    Benim zannımı gerçek sanmanız hüsranla sonuçlanabilir.onun için akıl ve kuran süzgecinden geçirin.

    Dünyadaki sınavla bu anlattığım sınavı tam eşleştirmek hata olur. Mesela anladığım kadarıyla bu dünya sınavının test olmasının yanında bir de eğitme özelliği var sanırım.

    Eğitimi kabul eden ve tutkularının köleliğinden kurtulan, ve ayrıca allaha sadakatla bağlı kul olabilen ve bilmediğim başka şeyler,bu sınavın sonucunu belirliyor sanırım.

    Allahın bilmek istemesi,bilmediği anlamına gelmez.
    (furkan17)Allah soruyor: kullarımı siz mi sapırdınız” diye
    İsaya soruyor: beni ve annemi allahın dışında ilah edinin diye sen mi söyledin”

    Musaya soruyor: “elindeki nedir” diye.

    Veya (sebe40)

    Bunları allah bilmiyor olabilir mi haşa.
    En doğrusunu allah bilir

  5. Kader konusu analiz edilirken ayrıca özellikle şu üç ayet mutlaka göz önünde alınmalıdır kanaatindeyim.
    Yusuf67-68
    Ali imran 159
    Alak 6(kendini yeterli görmek,gücü kendinde görmek olduğu kanaatindeyim)

  6. öncelile affınıza sıgınarak bir soru sormak istiyorum.Madem bu sınava girmeden sonucumuz belli biz neyin mücadelesini veriyoruz.(Ben muhafazakar bi ailede dogmus ve o şekilde yetiştirilmiş biriyim. belli bir yasa gelince kendiliğinden aklımda din konusunda bazı çelişkiler oluşmaya basladı ve bu çelişkileri açıklıga kavusturmak için bir süredir araştırıyorum.ve neden bilmiyorum araştırdıkça çelişkiler daha da artmaya başladı.Ben kur’anın açıklarını da bulmaya calısmıyorum tesadufen rastlıyorum bunlara.

  7. @hüseyin
    Çelişki dediğimiz şey; Şu anki bakış açımız ve bilgimiz ile hem yaptığımız yanlış yorumlar, hem bilgi birikimi, hem de temel sorgulama eksikliğimize ilişkin şeyler olmasın sakın?

  8. Yani benim kanaatim şudur.

    Bizim ne olduğumuzu,ne yapacağımızı allah biliyor.bütün olaylar allah tarafından yaratılıyor.
    Peki biz niye sınav oluyoruz.

    Allah bizi bize gösteriyor.

    Kimse ahirette ” ben haksızlığa uğradım” demesin diye.

    Bu bakış açım çok yüzeyseldir bunu kabul ediyorum.çünkü algılayamadığımız bir öncemiz ve sonramız var.
    Bilmediğimiz şeyin peşinden koşmak yani idrak edemediğimiz şeyleri sorgulamak bizi zorlar
    Fakat şu ayetler iyi analiz edilirse,kader konusunda daha tatmin edici cevaplar alabiliriz

    Enam 27.Ayet: Onların ateşin karşısında durdurulup «Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!» dediklerini bir görsen!..
    Enam 28.Ayet: Hayır! Daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir. Zira onlar gerçekten yalancıdırlar.

    Yusuf 67.Ayet: Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah´tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah´tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O´na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O´na dayansınlar.
    Yusuf 68.Ayet: Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah´tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya´kub içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

    Alak 6.Ayet: (6-8) Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.

  9. Enam 27 de gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü der.
    Dikkat edin allaha göründü demez.
    Yani allah içimizdeki bastırmış olduğumuz şeyleri(bence kafirlik yapmaya olan yatkınlığımızı) biliyor ve bu dünya bu sakladığımız şeyleri bize gösteriyor

    Yusuf68 de ise
    Yakup tedbir alsa da bu tedbir sadece onun içindeki sıkıntı gitsin diyedir.sonuçta allahın emri olacaktır.
    Bu bilinçte olmak ve kendi çabalarını kaderin üstünde görmemektir.

    Çocuk düşmesin diye camı kapatırsın.
    Bu sqdece için rahat etsin diyedir
    Sonra allaha tevekkül edip rahat yaşamaktır
    Azmettiğin zaman tevekkül etmektir
    En doğrusunu allah bilir

    1. Yanlış değil, ama bunun için “kader” sözcüğünü kullanmayın. Allah’ın dileği demeniz daha doğru çağrışımlar yaptıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*