Kuran’da tecavüz (ırza geçme) cezası yok mu?

Kuran’da tecavüz (ırza geçme) cezası yok mu?

7.02.21014 tarihinde yazdığım bu yazıya “08.01.2019” tarihli geliştirme notunu yazının sonunda bulabilirsiniz.

 

İnternette gezinirken bazı sitelerde (forum, sözlük,blok vb.) “Kur’an’da tecavüze ilişkin bir ayet yok!” gibi bir eleştiriye rastladım ve devamında tabi bir açık bulmuş olmanın sevinciyle alaycı ve eleştirel yorumlar…

Bu yazıda konuya ilişkin bir cevap yazmaktan çok, cevap verenlerin yaklaşımına bir reaksiyon olarak bulgularımı paylaşmak istedim. Yazının sonunda yaklaşımıma ilişkin ayetleri paylaşacağım ve üstüne herhangi bir yorum yapmayacağım.

Bakalım bu konuda çeşitli fetva siteleri ne yazmış diye araştırdığımda da konuya hep “zina” bahsinden yaklaşarak girildiğini gördüm.

Örnek: Ayrıca, zinanın ispatında dört şahit arandığı halde, ırza geçmede şahitlerin adedinin dört olması zorunlu değildir. Kadının tecavüze uğramış olduğuna şahitlik edenlerin adedi, dörtten az ise bu durumda mütecavize tazir cezası uygulanır. Kadının, tecavüze uğradığını ispatlayamaması halinde ise, kendisine kazf (zina iftirası) cezası gerekmez. Diğer taraftan, bu tür davalarda kadının yemini muteber değildir.

Zina nedir? İki tarafın da karşılıklı isteyerek gerçekleştirdikleri bir eylemdir. Peki ne alakası var tecavüzle zinanın? Ben alakasını söyleyeyim: çünkü akıllar veya bilinçaltı hep aynı yerde…Vakaya değil de vakanın meydana geliş yerine odaklanmak…Bilinçaltlarındaki bastırılmış cinsellik!!

Bu sitede herhangi bir şekilde Kur’andan hüküm çıkarmak amaçlı yazılar yazmadığımı sık sık belirtiyorum.  Ancak Allah’ın ayetlerini “müslümanım” diyen herkesin okuyup üzerinde düşünmesinin ayrı bir önemi vardır. Düşünen, araştıran ,sorgulayan, kritik düşünen, devamlı olarak hakikati arayan ve yere sağlam basmasını bilen  insan topluluklarını  şer istikametinde yönlendirmek mümkün değildir. Ben de bu anlayışla sitedeki yazılarımda Kur’anı inceleyerek, ayetler üzerinde düşünerek, araştırarak ulaştığım bulguları paylaşıyorum.

Ve ırza tecavüz deyince benim aklıma “zina” gelmiyor! Benim aklıma cinsellikten bağımsız olarak bir hakka, bir insanlık hakkına “saldırı” geliyor. Lütfen önce tecavüz suçunun kapsamı üzerinde siz de düşününüz ve yazımın devamında paylaştığım ayeti bir de siz okuyunuz. Meallerde yer alan alternatif anlamları parantez içlerinde belirttim.

Şura Suresi:

38. Onlar, Rabblerinin çağrısına uyarlar ve SALATI* AYAKTA TUTARLAR. İşlerini birbirlerine danışarak yaparlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayırda harcarlar.

39. Kendilerine bir -bağy-haksızlık (veya zulüm veya zorbalık) yapıldığında yardımlaşarak üstesinden gelirler.  (veya, karşı koyarlar veya öçlerini/intikamlarını alırlar)

40. Bir kötülüğün cezası, ona denk bir cezadır. Kim affeder ve barışı sağlarsa, onun ödülü Allah’a aittir. Doğrusu Allah zâlimleri sevmez.

42. Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

 

*”Namazı dosdoğru kılmak” olarak çevrilen “akimus-salate” ifadesi hakkındaki araştırmalarımı ” salat inceleme tablosu” adlı sayfadan takip edebilirsiniz.

Hep beraber “tedebbür” (derinlemesine düşünmek) eylemek niyetiye….


08.01.2019 – Kuran’da en çok eleştirilen insani tutumlardan birisi de “acele” etmektir. “Kuranda çocuğa tecavüzün cezası var mı? “ gibi büyük ihtimalle “gündem”in tesirinde kalınarak sorulmuş bir soruya (çünkü medyada yer alan bir tecavüz haberinden sonra bu başlığın okunma oranı artıyor) “acele” cevap bulma isteği konunun doğru çerçevede değerlendirilmesini engelleyebiliyor.

Kuranda “suçlar ve karşılığında verilen cezalar” diye bir bölüm arıyorsanız yok.  Mesela, “soykırımın cezası” diye ararsanız yok. “İnsan kaçakçılığının cezası” diye ararsanız yok.  “İşkencenin cezası, şantajın cezası, karaborsanın, stokçuluğun, rüşvetin, görevi kötüye kullanmanın ihaleye fesat karıştırmanın, korsan kitap basmanın, vergi kaçırmanın, fikri mülkiyet haklarının ihlalinin, torpilin, adam kayırmanın, liyakatsiz kadrolar atamanın cezası ” diye aratırsanız yok.

Neden olmadığının sebebini söyleyeyim. Tüm varlığı ile zaten sizin sayabileceğiniz ve sayamayacağınız tüm bu “suç”ları ortadan kaldırmak ve insanlığa bu konuda yol göstermek için var olan bir kitabı “acele” ile okuduğunuz için yok…

Naçizane tavsiyem; Kurandaki “din” kavramının bizim kullandığımız kavram ile aynı olmadığını bilerek konuya başlamanız. Sözü fazla uzatmayarak size linkte verdiğim “din nedir” konulu 90 sayfalık e-kitabı okuyarak başlamanızı tavsiye ediyorum. Çünkü Kuranın tanımladığı “din” kavramını doğru anlamalıyız; ilgili çalışma bu çerçevede oldukça kapsamlı ele alınmış güzel bir çalışma.  (Keşke sizi 90 sayfalık bir yazı ile baş başa bırakmak zorunda kalmasaydım ancak; eğer bazı konuları gerçekten ciddiye alıyorsak; emek harcamamız şart. )

DİN NEDİR?

21 thoughts on “Kuran’da tecavüz (ırza geçme) cezası yok mu?

  1. Maide 33 uncu surede bozgunculugun fesadin cezasinin ne oldugu yazili ise tecavuzde bozgunculuk fesad kapsami icine girerse irza gecmenin cezasinin hukmu anlasilmazmi.

    1. Maide 33 yanlış anlam verilen ayetlerden birisidir. Ayette bir suça ceza verilemesinden bahsedilmemektedir. Bu konuda Muhammed Esed çevirisinin dipnotunu paylaşmak istiyorum:

      Klasik müfessirlerin çoğunluğu, bu pasajı bir şer‘î hüküm olarak değerlendirir ve bu nedenle şöyle yorumlarlar: “Allah’a ve Elçisi’ne savaş açan ve yeryüzünde fesadı yayanların cezası, onların öldürülmeleri, yahut asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi yahut yeryüzünden sürülmeleri olacaktır: bu, onların bu dünyadaki zilletleridir.” Ancak metin, aşağıdaki sebeplerle, bu yorumu teyid etmemektedir: (a) Bu cümlede geçen dört edilgen fiil -“öldürülme”, “asılma”, “kesilme” ve “sürülme”- geniş zaman kipindedirler ve bu şekilde iken gelecek zaman veya emir halini ifade etmezler. (b) Yukattelû formu, sadece “onlar öldürülüyor” yahut (müfessirlerin yaptığı gibi) “onlar öldürülecek” anlamlarını ifade etmez; tersine -Arap gramerinin temel bir kuralı gereğince- “onların büyük kısmı öldürülüyor” anlamını gösterir; aynı şey yusallebû (“pek çoğu asılıyor”) ve tukatta‘a (“büyük kısmının kesilmesi”) fiilleri için de geçerlidir. Şimdi eğer bunların “emredilmiş cezalar” olduğuna inanırsak, bu, “Allah’a ve Peygamberi’ne savaş açanlar”ın -tamamının değil- büyük kısmının bu şekilde cezalandırılması gerektiğini gösterirdi: Ancak bu, İlahî Kanun-Koyucu’ya (Şâri‘) atfedilemeyecek olan bir keyfîlik varsayımıdır. Ayrıca, eğer “Allah’a ve Peygamberi’ne savaş açan” taraf, yalnızca bir kişiyi yahut birkaç kişiyi kapsıyorsa, “büyük kısmı” emri ona veya onlara nasıl uygulanabilir? (c) Dahası, yukarıdaki ayet şer‘î bir hüküm olarak alınacaksa, “onlar yeryüzünden sürüleceklerdir” ibaresinin anlamı ne olabilir? Bu nokta, gerçekten müfessirleri büyük ölçüde şaşırtmıştır. Onların bir kısmı, mütecavizlerin “[İslam] topraklarından çıkarılmaları” gerektiğini düşünmüşlerdir: ama Kur’an’da “yeryüzü” (arz) teriminin böyle sınırlı bir anlamda kullanıldığının örneği yoktur. Diğerleri de, suçluların, “yeryüzünden çıkarılmaları” anlamına gelecek bir yeraltı zindanına hapsedilmeleri gerektiği görüşündedirler. (d) Son olarak -ve yukarıdaki ayetin bir “şer‘î emir” şeklinde yorumlanmasına karşı en güçlü itiraz olarak- Kur’an, kitlesel asılmaya ve kitlesel imhaya işaret eden tamamen aynı ifadeleri (ama bu defa geleceğe yönelik kesin bir niyet ile) Firavun’un ağzından müminlere karşı bir tehdit olarak nakleder (bkz. 7:124, 20:71 ve 26:49). Firavun, Kur’an’da her zaman kötülüğün ve Allah’ı inkarın tipik örneği olarak tanımlandığından, aynı Kur’an’ın başka bir yerde “Allah’ın düşmanı” olarak vasıflandırdığı bir kişiye izafe ettiği ifadelerin aynısı ile bir ilahî kanunu yürürlüğe koyması düşünülemez. Kısaca, müfessirlerin yukarıdaki ayeti “şer‘î bir hüküm” olarak yorumlama gayretleri, bunu iddia eden isimler ne kadar büyük/saygın olursa olsun, kesinlikle reddedilmelidir. Diğer taraftan, ayeti -okunması gerektiği gibi- geniş zaman kipinde okursak gerçekten ikna edici bir yorum hemen kendini ortaya koyar: çünkü, bu şekilde okunduğunda ayet, hemen bir durum tesbiti olarak kendini gösterir -“Allah’a karşı savaş açanlar”ın hak ettikleri cezanın kaçınılmazlığının bir ifadesi. Onların ahlakî yükümlülüklere düşmanlıkları, bütün dinî/manevî değerlerini kaybetmelerine yol açar; ve sonuçta düştükleri uyumsuzluk ve “sapıklık”, aralarında dünyevî kazanç ve güç uğruna hiç bitmeyen bir çatışmayı teşvik eder; birbirlerinden çok sayıda insan öldürürler ve birbirlerine büyük ölçüde işkence eder ve sakat bırakırlar ve sonuçta bütün bir toplum silinip gider veya Kur’an’ın belirttiği gibi, “yeryüzünden sürülürler.” Sadece bu yorum, ayette geçen bütün ifadeleri tam anlamıyla dikkate almaktadır -aşırı şiddet fiilleriyle bağlantılı “büyük kısmı” kaydı, “yeryüzünden sürülme” ifadesi ve, son olarak, bu dehşetin “Allah düşmanı” Firavun tarafından kullanılan terimlerle ifade edilmiş olması.

    1. Tecavüzcüye hadım cezasını uygun bulan yüz kişiye sorduk, “Hırsızın da elini keselim mi?” diye, bakın ne yanıtlar aldık…
      Yok, sormadık. Kestirebiliyor musunuz alabileceğiniz yanıtları? Kestirebilirsiniz. Açın bir arama sitesi, Türkçe, İngilizce, Almanca… kaç dil biliyorsanız İslam’da hırsızın elinin kesilmesiyle ilgili anahtar sözcükleri aratın. “Ortaçağ kafası”, “vahşet”, “barbarlık”la başlar, yaşasın seküler modern hukukumuz diye devam eder. Bence bu hadım etme konusu tanrı tanrıtanımaz olsun, Müslüman olsun herkesin içtenliği için bir sınama. Hadım cezası mı verelim? Peki, ama hırsızın da elini keseceğiz, kabul mü? Olmadı mı efendim? O zaman geri dönünüz, modernist dogmalarınızı gözden geçiriniz ve neden tutarlı olamadığınızı kendinize sorunuz. Veya, denk bir örnek değil ama, eşcinselliği serbest mi bırakalım? Peki, ama dört kadınla evlenmeyi de serbest bırakacağız, kabul mü? Olmadı mı efendim? O zaman geri dönünüz ve nasıl oluyor da binlerce yıldır uygulanagelmiş doğal bir çözüm olan çok kadınla evlenmek “barbarlık, vahşilik” oluyor, nasıl oluyor da soyun sürmesini engelleyen ve insan doğasına açıkça aykırı eşcinsellik çağdaş/normal/uygun oluyor, kendinize sorunuz. (biraz antropoloji dergisi karıştırın, tek eşli evliliklerin çok yeni olduğunu göreceksiniz) Burada İslam’a göre hırsızın elini koparmak gerektiğini söylemiyorum, o ayrı bir tartışma konusu. Ama bunu söyleyenlere verilen seküler tepkiler modernizmin ikiyüzlülüğünü ve tutarsızlığını sınamak için iyi bir fırsat olur, onu söylüyorum. Tecavüzcüye hadım cezasını uygun gören ama hırsıza ancak hapis yakıştıran bu ahlak modernist insana hangi kitapta öğütleniyor? Kaynağı nedir? Nasıl bir alternatifi var da Kuran’ı beğenmiyor? Modern insanın atası bu yolda değildi. Hümanizm/sekülerizm/materyalizm eskiyi hep kötüler, aşağılar. Modernizme göre modern insan öncesi insan sersem, değersiz bir yaratıktır. Neredeyse her şeyi yanlış yapmıştır. Allah’a tapması yanlıştır, şimşekten korkmamaya başladığı zaman bırakmıştır. Dört karıyla evlenmesi yanlıştır, kadınla erkeğin eşit olduğunu anlayınca (kanıt?) teke indirmiştir. Hırsızın elini kesmesi yanlıştır, “aydınlanınca” (karanlık olan İncil miydi, Kuran mı?) hapse atmaya başlamıştır. Modern zamanlarda bildiğimiz kadarıyla bir Tanrı elçisi yok. Peki, nedir bu ahlakın kaynağı?
      Yahu, bilimin bulguları böyle bir ahlak oluşturmak için gerekçe olmuyor, araştırırsanız görürsünüz. Tevrat, İncil desek, o da değil. Kuran, tü kaka, hepsinden kötü. Nereden geliyor kardeşim bu hadım etme fikri? Bunu sorgulayın hele bir.

  2. peki kuranda mal paylaşımı açık açık matematiksel hesaplarla detayları ile anlatılırken tecavüz suçundan bahsetmemek sanırım muhammed yazarken burada çelişki de kalmış

    1. Herkesin az ya da çok malı vardır ve ölürken bir kitap olsun evladına bırakır. Tecavüz zaten düşünülemez bir şey değil mi neden Kuran açık açık bahsedip de eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürsün, zaten genel çerçeveyi vermiş anlayana…

    2. Kuran ceza yasası kitabi degildir. Sadece belli basli suçlarin cezasi vardir. Rüşvetin cezasida yoktur, ihaleye fesat karistirmanin, karaborsaciligin,vs bunlarinda cezasi yoktur Kuran da.

  3. Tecavüz suçunun cezası idareye yani yönetime bırakılmıştır denilebilir mi?.şura süresinden böyle bir anlam,hüküm çıkarılabilir mi?

  4. Farzedelim Kişi kendi kendine fiziksel zarar vererek veya gönüllü ilişkiye girip iftira etse…Veya erkek bayıltarak tecavüz etse ,ki bu durumda zorlama emareside olmaz ; eskiden kan tahlili, dna testi vesaire olmadığından suçun tecavüz mü ,iftira mı yoksa zina mı olduğunu kanıtlamak zordu. tecavüze uğrayan kadının karşı tarafı tahrik edip etmediğide belirleyici kabul edilirse ve mağdurun intihar etmesi olayı daha karmaşık hale getirir.bu gibi durumlar ayetlerde suçun adı zikredilerek cezanın kesin bir hükme bağlanmamasının nedeni olabilir mi?

    1. 6 – Eşlerine zina esnasında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir.

      7 – Beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.

      8 – Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi,

      9 – Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.(Nur suresi)(www.isikdamlalari.com)

  5. I) Kuran’ı ceza yasası kitabı sanmak…
    II) Kuran’ın her suça ayrı ayrı ceza önerdiğini, bir tek tecavüzü atladığını düşünmek…
    III) Tecavüzün adam öldürmekten bile kötü veya adam öldürmekten hemen sonra gelen en kötü suç olduğunu sanmak…
    IV) Soykırımın cezası neden yok? İnsan kaçakçılığının cezası neden yok? İşkencenin cezası neden yok? Şantajın cezası neden yok? Karaborsanın, stokçuluğun cezası neden yok? Rüşvetin cezası neden yok? Görevi kötüye kullanmanın cezası neden yok? İhaleye fesat karıştırmanın cezası neden yok? Senin özel ceza istediğin suçun özelliği, farkı ne?
    “Bundan başka bir Kuran getir veya onu değiştir!” dediler. 10:15
    Hayır, Muhammed, tecavüzcünün hadım edildiği başka bir Kuran getirseydi feministler onu da izlemeyeceklerdi.
    “Allah yerine başkasına yalvaranlar, ortaklara bile uymazlar, sadece sanıya uyarlar.” 10:66

  6. Şimdi siz bin tane zina adetinin olduğu yerde tecavüz için hüküm verildiğini kanıtladınız mı? Örnek ayetler göstererek “tecavüzcüye buradan ceza verilebilir” demeye getirmişsiniz. Size hiç bakmadığınız bir detayı göstereyim; Buna göre tecavüze uğrayan kadın zinadan ceza alacak. Yanlış mı?

    1. kuranda kişinin kendi rızası olmadan haksızlığa uğramasının hiç bir günahı veya cezası yoktur. aksine haksızlığa uğrayan kişinin hakkı öteki dünyada kat be kat ödenecektir diyor. şimdi sen 2 ayet okuyup orada burada akılsızca fikirler ortaya atarsan sadece kendine yazık etmiş olursun. bir konu hakkında fikir beyanında bulunmadan önce lütfen o konuyu iyice araştır.

    1. Kuran’da Tecavüzün Cezası Yok mu?
      Geleneksel ekol ve ateizm ;“ Kuran’da tecavüz cezasına karşılık herhangi bir ceza uygulaması bulunmadığına” dair iddialar ileri sürmektedir. Oysa, iddia edilenin aksine Kuran’da tecavüze teşebbüste dâhil olmak üzere tecavüz suçunu işleyen için HAPİS CEZASI uygulaması vardır. Konuyu çok fazla uzatmadan direk olarak durumu Kuran’a arz edelim ve Kuran’ın bizler için sunduğu insanlık örneğine bakalım; Öncelikle Kuran’da anlatılan her kıssa bizler için öğüt/DERS alınması gereken evrensel yol rehberleridir.
      Onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir DERS vardır. Bu, uydurma bir hadis/söz değil… (Yusuf/111)
      Biz bu Kuran’ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları GERÇEK BİR HABER (kıssa) olarak sana aktarıyoruz. (Yusuf/3).
      Kuran’da kıssaların gerçek bir haber olarak nitelendirilmesinin ana sebebi insanlığın, tarih boyunca gereksinim duyacağı temel ahlak kurallarının evrensel olması ve süreklilik arz etmesi dolayısıyladır. Şimdi ilgili konu başlığı için Yusuf Suresin’de anlatılan kıssayı ele alacağız.
      Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: ‘İsteklerim senin içindir, gelsene’ dedi. (Yusuf) ‘Allah’a sığınırım” dedi ……'(Yusuf/23) Andolsun kadın onu arzulamıştı… (Yusuf/24)
      Ayetleri dikkatlice okuduğumuzda; cinsel birliktelik için karşı tarafı zorlayıcı bir zemin hazırlanmış, çıkış kapıları kapanmış ve razı olunmayan bir cinsel birlikteliğe davet söz konusudur.
      Kapıya doğru koşuştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Kapının yanında kadının beyiyle karşılaştılar. Kadın: ‘Karına TECAVÜZ ETMEK İSTEYEN KİŞİNİN YA HAPSEDİLMESİ veya ACI BİR AZAPLA CEZALANDIRILMASI GEREKMEZ Mİ,’ dedi.’ (Yusuf/25)
      Zorla cinsel ilişkiye/zinaya davet edilen kişi bu çirkinlikten kaçmaktadır. Gömleğin yırtılması durumu ise direnmesidir. Kapının kadının eşi tarafından açılması neticesinde, kendini aklamaya çalışan kadın KENDİSİNE TECAVÜZE TEŞEBBÜS ettiği iddiasında bulunuyor. Dikkat ederseniz tecavüze teşebbüste, tecavüzü gerçekleştirmekte aynı kefeye konuluyor. Ceza uygulaması olarak da HAPİS CEZASI uygun görülüyor.
      Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir.'(Yusuf/27)
      Tecavüz vak’alarında önemli bir detayda ispat zorluğudur. Bu nedenle tecavüze maruz kalanın, tecavüzcüye ait herhangi bir iz (tırnak parçası, saç, kan örneği, tecavüz sırasında giyilen giysi ve iç çamaşırları vs.) ayete göre önemli delil teşkil etmektedir.
      KURAN IŞIĞINDA KONUYU KISACA ÖZETLEYECEK OLURSAK
      1) Kuran tecavüzün cinsel ilişkiye zorlanmak olduğunu bildirmiştir ve kınamıştır
      2) Erkek bu konuda kadın kadar mağdur olmamasına rağmen yine de tecavüzün doğru olmadığına dikkat çekilmiştir.
      3) Tecavüz vak’alarında delillerin önemine vurgu yapılmıştır.
      4) Tecavüze teşebbüs ile tecavüzün fiili gerçekleşmesi olayı eşit görülmüş olup hapis cezası verilmiştir.
      5) Kuran’da anlatılan şekliyle şeriat, medeni hukuk dediğimiz ve insanlığın binlerce yıllık birikimiyle oluşmuş sistemle taban tabana zıt bir sistem değildir. Kuran’da, Mısır anayasasında uygulanan ceza yaptırımına dikkat çekilerek, Ülkelerin medeni kanunlarının Kuran ile örtüşeceğini bildirmiş ve teşvik etmiştir. Birkaç madde dışında Kuran şeriatı medeni hukuka yön gösteren ama birçok konuda da onunla tam uyumlu bir sistemdir. Bazı geri kalmış İslam ülkelerinde uygulandığı şekliyle Kuran dışı şeriata bakıp karar vermek Kuran’ın orijinal metninin bize emrettiği ahlaka ve şeriata yapılmış çok kötü bir eleştiriden öteye geçmeyecektir.

      1. Çözüm olarak baktığınız ayet doğru. Ama “…veya ağır bir cezayla cezalandırılması” diyor, onu neden görmezden geliyorsunuz? Kuran her suç için bir reçete yazmak zorunda değil. İnsanlar geri zekalı değil ki elçiler her sorunun çözümünü tek tek önlerine sersinler. Herhangi bir suçu nasıl cezalandırıyorsanız tecavüzü de aynı ilkelerle cezalandırırsınız. Sorun, benim önceki mesajımda bildirdiğim yaklaşım sorunudur. Onca ağır suç arasından neden tecavüzü soruyorlar? Bu soruyu sorduran, Batıda ve Türkiye’de (AKP dahil olmak üzere) egemen olan liberal/feminist ideolojidir. Sizin de gösterdiğiniz üzere Kuran’da erkeğe tecavüz eden bir kadının öyküsü var, kadına tecavüz eden bir erkeğin öyküsü yok! Hatta ayetin devamında kadınlara yönelik “sizin oyununuz yamandır” ifadesi var. Liberalizmi Kuran’a sokmayan çalışan aklıevveller hep üstünden atlarlar bu “cinsiyetçi” ifadelerin. Liberalizmle yüzleşmeden Kuran’ı anlayamayız.

        1. Kuran’da zinayla ilgili hür kadınların ve kölelerin alacağı cezaların farkı bile bu kadar kesin bir şekilde yapılmışken, karşılıklı rıza olmadan yapılan zinanın yani tecavüzün hükümlerinin olmaması bana garip geldi.Buyrun kölelerle ilgili ayet;

          “…Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezanın yarısı uygulanacaktır…”

          (Nisa Suresi 25).

    1. “Kuran çelişkilerle doldur” ifadenizi yayına aldım. Çünkü bir kanı ifade ediyor ve tartışılabilir; lehte ve aleyhte deliller sunulabilir. Fakat diğer 2 yorumunuzu yayınlamadım. Çünkü içerisinde fikir barındırmıyor ve hakaret içeriyor.

      Yukarıda yer alan bir cevabı tekrar buraya yazayım:

      I) Kuran’ı ceza yasası kitabı sanmak…
      II) Kuran’ın her suça ayrı ayrı ceza önerdiğini, bir tek tecavüzü atladığını düşünmek…
      III) Tecavüzün adam öldürmekten bile kötü veya adam öldürmekten hemen sonra gelen en kötü suç olduğunu sanmak…
      IV) Soykırımın cezası neden yok? İnsan kaçakçılığının cezası neden yok? İşkencenin cezası neden yok? Şantajın cezası neden yok? Karaborsanın, stokçuluğun cezası neden yok? Rüşvetin cezası neden yok? Görevi kötüye kullanmanın cezası neden yok? İhaleye fesat karıştırmanın cezası neden yok? Senin özel ceza istediğin suçun özelliği, farkı ne?
      “Bundan başka bir Kuran getir veya onu değiştir!” dediler. 10:15
      Hayır, Muhammed, tecavüzcünün hadım edildiği başka bir Kuran getirseydi feministler onu da izlemeyeceklerdi.
      “Allah yerine başkasına yalvaranlar, ortaklara bile uymazlar, sadece sanıya uyarlar.” 10:66

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*