Meal Notları: Alemlerin rabbi ne demek?

Meal Notları: Alemlerin rabbi ne demek?

Rum Suresi 22. ayet: 

 

 

 

 

 

 

 

 

Harekeli/noktalamalı ve otantik yazıma göre, burada yazan kelime ittifakla BİLENLER olarak meallenmiş.

ALİMİYN…

Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, BİLENLER (ALİMİYN) için gerçekten ayetler vardır.

Fakat birebir aynı yazıma sahip çoğu ayette bu ifade ALEMİYN yani ALEMLER olarak meallenmiş.

 

 

 

 

 

Eğer Rum 22 ile birebir aynı yazıma sahip bu kelimeyi “alimiyn” olarak okursak;

“Alemlerin rabbi” değil; “Bilenlerin rabbi” olarak anlamamız gerekecek.

Gözlerimizle gördüğümüz bu gerçeği kabul edecek miyiz, yoksa genel kabul görmüşe mi uyacağız? Bir ayet ile deneyelim:

Bakın burada da aynı yazım.

Peki bunu “bilenler” diye okursak ne oluyor?

Seni bilenlerin kadınları üzerine tercih etti”.

Karar sizin. Oturup NİSA kavramı nedir bakacak mısınız, yoksa birebir aynı yazım olarak geçen bu kavramı keyfi olarak bazen BİLENLER çoğunlukla ALEMLER olarak mı anlayacaksınız?

 

 

41 thoughts on “Meal Notları: Alemlerin rabbi ne demek?

    1. Harekesiz/noktalamasız Arapça metni okuma noktasında ilminiz varsa faydalanmak isteriz. Eğer yoksa biz de biliyoruz SLK salak diye de okunur solak diye de okunur. Bu bir bilgi değil.

      1. “Futbolcu X SLK olduğu için antrenör onu SL kanatta oynatıyordu.” Burada kimse SLK’yi SALAK diye okumaz.

        Kuran’ın orijinal yazımında “el-maruf” a dayalı bir harekeleme mi var yoksa yorumsal mı bunu arıyoruz. Varsa ilminiz sonuna kadar yararlanırız. Yoksa sırf yorum yazmak için, zanlarınızı buraya boca etmek için vakit kaybetmeyin, kaybettirmeyin.

        ALM’nin bazı ayetlerde neden “alemler” diye okunacağına dair ilmi bir delil lazım. Neden gösterdiğim ayette ALM “bilenler” diye okunmuş. Bu okumanın kati delillerini arıyoruz. Zan ile işimiz yok.

  1. “Futbolcu X SLK olduğu için antrenör onu SL kanatta oynatıyordu.” Burada kimse SLK’yi SALAK diye okumaz.” DEMİŞSİNİZ..
    Ben de tam olarak bunu diyorum. “An o zamanı da, hani melekler Meryem’e, ya Meryem, Allah gerçekten de seni seçti, arıttı ve alemlerdeki kadınlara üstün etti.”
    burada da cümleden bilenlerin kadınları olmadığı anlaşılıyor.Bu zan değil. alem senin dışındaki herkes demektir. Türkçede de var “elalem” deriz.

    1. “An o zamanı da, hani melekler…. diye bir meal alıntılımışsın.

      O zamanı bana anar mısın? Gördün mü şahit oldun nu? Ama senin verdiğin meale göre o zamanı anman lazım. Yaşamadığın bir şeyi anamazsın.

      Meallerle bu iş olmaz…

      Beni şöyle çürütmeyi deneyebilirsin. Nisa el-alimin “bilen nisalar” olamaz çünkü gramer olarak vs. vs… Daha ilimsel olur.

      Dilimize giren bir şey delil değildir.

  2. rabbil alemin = herşeyin herkesin rabbi demektir.
    Bilenlerin rabbi YANLIŞ , bilmeyenlerin rabbi yok mudur ? var ise 2 ayrı rab var demektir ve bu şirktir.

    1. Rabb eğer “öğretmen/eğitmen” demek ise bilenlerin öğretmeni olur. “Bilmeyenlerin öğretmeni” gibi bir ifade otomatikman yanlış olur. O sebeple Rabb ne demek önce onu mellerden değil de kuran2ı çalışarak keşfetmeye çalışın. Tavsiyemdir.

  3. Rabb öğreten anlamı vardır ,fakat öğretmek sadece Rabbe mehsus bir fiil değildir. Rabb kelimesinin asıl anlamı Yaratan anlamıdır..Yaratma sadece Rabbe mahsus ve öğretme ve diğer sıfatları da kapsayıcıdır.
    Ey insanlar, sizi de, sizden öncekileri de “YARATAN” Rabbinize ibadet edin de takva sahiplerinden olun.2/21 Rabb herşeyi herkesi (el alemi ) yaratmıştır ve hepsinin herşeyin (el alemin) Rabbidir. Öğretme sıfatı Yaratma sıfatının içerisindedir ama Yaratma , tüm sıfatlarını kapsamaktadır. Bu yüzden Rabbil Alemin YARATTIĞI herkesin her şeyin Rabbi demektir.

    1. HALAKA fiilini “yaratmak” zannedince gerisi de ilk düğmesi yanlış iliklenen gömlek misali gider…El-nas kavramına “insan” demeniz ayrı bir yanlış. Rabb öğreten anlamı vardır ,fakat öğretmek sadece Rabbe mehsus bir fiil değildir.ise HALAKA fiili de yalnız Allah’a has kılınmamış Kuran’da…Kuran’ı çok çalışmak kavramları tam oturtmak gerek. Yoksa sabaha kadar konuşsak anlaşamayız.

    1. Ali İmran 49: Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar (HALAGA FİİLİ) , ona üflerim ve Allah’ın izni ile o kuş oluverir.

      23:14 Allah halaga edenlerin en ahsenidir.

      Kuran’da halaga, ceale, enşee, bede’e gibi pek çok kavram var hepsine yaratmak diyorlar. Farkları olmalı değil mi? Ahlak kelimesi de halaga’dan gelir. Türkçedeki “yaratmak” karşılamıyor.

  4. Ahlak kelimesinin halak ile aynı kökten gelmesi halak kelimesinin anlamını değiştirmez.Zaten ahlak ta yaratılıştan gelen huy demektir. Ruh insanın içine girip çıkan hayaletvari bir varlık değildir.Ruh cebr içeren emirdir.Bu emir (ruhul kudüs) hz isaya da Allah cc tarafından verilmiştir.Ali imran 49 daki de yaratma eylemidir ve yaratan yine Allahtır.
    -Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hala mı düşünmeyeceksiniz? NAHL 17
    -yoktan varetmekten bahsediyoruz bu fiil sadece Allah cc a aittir..

    1. Teşekkürler. Nahl 17’yi fark etmemiştim çok güzel bir delil daha verdiniz. Tabi siz mealden baktığınız için delil verdiğinizin farkında değilsiniz; sözde savunu yaptınız. Hala düşünmeyecek misin ebu Harras kardeşim bak ayet soruyor…

      Diğerlerine cevap vermeye gerek yok, neresine cevap vereyim bilemedim.

  5. Kardeşim yoktan var etmek Allah cc a mahsustur bunda anlaşılmayacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Kün Fe yekün diyerek yoktan var eden başka bir yaratıcı mı var Şirke doğru kayar gibi oluyorsun.

    1. Kuran’da 7 tane Türkçe’ye “yaratmak” olarak çevrilen kelime var. Yoktan var etmek “bede’e” dir. Bana meallere bakıp bakıp yorum yapan birisine cevap verme konusunda pek takatim kalmadı. Türlü delil de sunsam karşı tarafta karşılığı yok ise delil sunmanın anlamı da kalmıyor. Halaga yoktan var etmek değildir.

  6. Halaga nın yoktan var etmek olup olmadığını incelemiyoruz. İncelediğimiz şu Yoktan var eden Allah cc İle Rabbil alemin deki rabb aynı yaratıcı ise Rab herşeyden önce yoktan yaratandır. Yoktan yaratan rab alemlerin (herkesin herşeyin) rabbidir.

  7. Rabbil alemiyn = Tüm ilimleri oluşturan düzenleyen, ilimler hakkında mutlak hâkim ve mutlak tasarruf sahibi tek merci, tek otorite Rabbimiz…(alıntı)

    böyle de okunabilir mi, ne dersiniz hocam

  8. Merhaba,
    Yazıda ilerlemeye çalıştım ama öncelikle şunu sormak istiyorum.
    Kur’an’ın harekesiz yazıldığını sonradan hareke konulduğunu mu düşünüyorsunuz.
    Allah’ın korumaya söz verdiği kitap elimizdeki harekeli kitap mı?
    Bu sorularin cevabına göre, farklı harekelendirilmis iki sözcüğün anlamının aynı olduğunu düşünmemiz doğru mu?

    Anlamak için çaba gösterelim. En doğrusunu Allah bilir.

    1. Elimizdeki harekeli/noktalamalı versiyondan öncesinin “harekesiz/noktasız” versiyon olduğu kesin kanıtlı bir bilgi. Aksi yönde bir bilgi bilmiyorum. Dolayısı ile harekesiz versiyondan doğrulatma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu dikkat gerektiren bir çalışma. Keyfi bir okuma olmamalı. Bu yazı özelinde “alimin” diye de okunabiliyorsa Kuran boyunca bu test edilmeli. Benim ilkem şu: Bu Kitap’ta bir kelime nasıl yazılıyorsa her yerde ayna anlama gelmeli, aynı şekilde okunmalı. Korunmuşluk ancak böyle olabilir.

  9. Selam arkadaşlar, umarım günleriniz hikmet dolu, bilgi dolu ve huzurlu geçiyordur. Burada, fikir alışverişine önem veren bir okur olarak bulunuyorum. Gözlemlediğim kadarıyla, yazışmalarınız konu odaklı ve etkileşimli bir şekilde ilerliyor. Genellikle sadece okuyup yazdıklarınızı değerlendirerek sizi takip eden bir kardeşinizim. Tahminimce benim gibi katılımcı arkadaşlar da vardır.

    Ancak, size bir ricam var. Kullandığınız delillerin kaynaklarını aktararak, okuyucularınızı daha fazla bilgiye yönlendirmeniz önemlidir. Bu şekilde, benim gibi birçok okur, yeni araştırmalara yönelme konusunda daha fazla ilgi gösterebilir.

    Lütfen yazarken takipçilerinizi ve bu etkileşimi göz önünde bulundurun. Sizinle olan iletişimimizde daha derin ve bilgi dolu bir deneyim yaşamak için sabırsızlanıyorum.

  10. Rahman, Rahim Allah adına.

    Allah’ın selamı üzerinize olsun.

    Bildiğim kadarıyla;

    (Tekvir 81/27-28)’de, “alemler”den maksadın, “içinizden dosdoğru olmak isteyen kimseler” olduğu ifade ediliyor.

    Daha fazla bilgi için “bedel” konusunu araştırabilirsiniz.

    “O, ancak âlemler için, içinizden dosdoğru olmak isteyen kimseler için bir hatırlatmadır.” (Tekvir 81/27-28)

    1. Bakın güzle bir delil. Eğer bu “alemler için öğüt” ise kim bu alemler? Edip Yüksel bu ayeti “Bu, tüm halklara bir mesajdır.” diye çevirmiş. Burada “tüm halklara” demek ise her yerde “tüm halklara” demek gerekir. Tutarsızlık/çelişkisizlik bunu gerektirir.

  11. kuran kaplumbağalara zebralara inmedi , insanlara indi. Alemler insan olan herkes demektir. (elalem).

    1. Şu halde Saffat 79’da “Alemler içinde Nuh’a selâm olsun.” u bize açıklayıverin. (Bağlamı ile birlikte)

      Tarih boyunca Nuh’a selam. -Edip Yüksel Meali
      Bütün âlemlerde Nûh’a selâm olsun!” -Muhammed Esed
      Çağdaşları arasından Nuh’a selam olsun.-Süleymaniye Vakfı
      Peace be unto Noah among the peoples!- M. Pickthall (English)

      Zira meal verenlerin kafası baya karışık.

    2. Haydi bir soru daha: Hicr 70’deki bu elalem kim?
      Tüm insanlık mı? Halklar mı? Kaplumbağalar mı? Zebralar mı?

    3. Adam örnek vermiş. Rum Suresi 22. ayette “alimin/bilenler” diye anlam vermişler demiş. Merak ettim bir kelimeyi “alimin” diye okuyunca bilenler oluyor, alemin diye okuyunca insanlar oluyor…Noluyor?

  12. saffat 79 u 27/59 açıklıyor
    De ki: Hamd olsun Allah’a, “selam olsun seçkin kıldığı kullarına”. Allah mı daha hayırlı, yoksa O’na koştukları ortaklar mı? Nuh ta elalem-herkes içinde seçkin kıldığı kullardandır”

    hicr 70. Lut onları uyarıp işlerine karışınca..Elalemden -herkesten sanane anlamında, herkesin işine karışmanı yasaklamadık mı diyorlar.ayet çok açık.

    1. Kardeşim “el” belirlilik takısı ile gelen bu ALEMİN kim?

      Sen “el hamdi lillahi rabb el-alemin” derken “elalemin rabbi” olarak mı anlıyorsun?

      Anlama böyle elalem ne der sonra 🙂

  13. mushafı tahrif etmeye cüret edenler sözlüklere dokunmamış olabilir mi
    birçok sözcük; anlam daralması, anlam kayması, türev anlamı dikkate alınmadan sözlüklere geçmiş ve saf kök manasından koparılmış olabilir
    Hak söz/lük, el kitabın kendisi

  14. 26:23 Firavun, dedi ki: “Alemlerin Rabbi de neymiş?”
    26:24 “Göklerin, Yeryüzünün ve İkisi Arasındaki Her Şeyin Efendisi-
    dir; eğer kesin inancınız varsa?”
    26:25 Çevresindekilere, şöyle dedi: “Duymuyor musunuz?”
    26:26 “Hem sizin Efendiniz hem de önceki atalarınızın Efendisidir!” dedi.
    26:27 Dedi ki: “Aslında, size gönderilen bu elçi, kesinlikle delirmiş olmalı!”
    26:28 “Doğunun, Batının ve İkisi Arasındakilerin Efendisidir; eğer
    aklınızı kullanırsanız?” dedi.
    Arkadaşlar anlamaya çalıştığımız kelimenin kök anlamına ve geçtiği diğer bütün yerlerdeki anlamlarına bakarsak daha iyi anlamaz mıyız

    1. 26:18’de şöyle bir ifade geçiyor: Kâle elem NURABBİKE fînâ velîden velebiśte fînâ min ‘umurike sinîn

      Burada “RAB” kökü NÜRABBİKE olarak geçer.

      Rab ne demek? Bu konuda Kuran ne der?

  15. قَالَ اَلَمْ نُرَبِّكَ ف۪ينَا وَل۪يدًا وَلَبِثْتَ ف۪ينَا مِنْ عُمُرِكَ سِن۪ينَ Seni Büyütmedik mi.. Rab = Ulu =Büyük=Armak

    1. rbw kökünden gelen murabbi ٍمربّ “terbiye eden, eğitmen” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça rabā رَبَا “büyüdü, yetişti” fiilinin mufaˁˁil vezninde II. etken fiil sıfatıdır.

      Rab büyüten, yetiştiren demektir. Rab kavramını gördüğünüz zaman orada eğitim, ilim, büyütme, yetiştirme anlamı arayınız.

      1. Merhaba, bu konu hakkında bir şey sorucam,geçenlerde internette hafs ve verş kuranı diye bir şey gördüm bazı ayetlerde ki kelimeler, harekelemeden ötürü anlamları farklıydı ve bir kaç ayette fazladan elif ve vav harfi vardı.Bunu görünce çok şaşırdım metin aynı harekeler farklı o yüzden bir çok kıraat çıkmış orasını anladım ama, fazladan elifi nasıl eklediler?? Ateistlere de gün doğduğu için “Kuranın hani 1 harfi bile değiştirilmemişti” diye yazmışlar.
        peki hangisi doğru? Bunu öğrenmek için Hicretten 170 yıl sonra yazıldığı düşünülen, bugün İstanbul’daki Nuruosmaniye müzesinde olan Altın Kuran (Gold Quran) ile karşılaştırmışlar. (Taşkent Kuranı ile de karşılaştırıyorlar Hicri 200’de yazıldığı düşünülen,)
        9. sure 107. ayette Verş “Alazeena”, Hafs “Walazeena” diyor, Gold Quran’daki yazım şeklinde de başta W(vav) yok, yani Verş kuranına benziyor
        18:36’da Hafs’da “Minha” kelimesi geçiyor, Verş’te bu “MinhuMa” diye yazılmış. Gold Quran bu sefer Hafs’takine benziyor.
        Nun y harfi ve t harflerinin noktalarını değiştirip okuyanda var benim anlamadığım o zaman harflere de mi nokta koymuyorlardı?? Neden bu kadar harfleri değişmiş? Allahın bize koruyacağına söz verdiği Kuran 1 tane değil miydi?? Nasıl harflerine bile ekleme yapmışlar? Fazladan v, elif harflerini bile eklemişler…
        Bunu öğrendikten sonra ister istemez imanım biraz zedelendi.. :((
        Taşkent kuranı ve sana el yazmaları da var, onda da farklılıklar var.Yani sadece okunuşta değil kelimenin yazılışında da farklılıklar var. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz??

        1. ….18:36’da Hafs’da “Minha” kelimesi geçiyor, Verş’te bu “MinhuMa” diye yazılmış. Gold Quran bu sefer Hafs’takine benziyor. …..

          Link veya görsel var mı bakmak isterim….

  16. İşin ilginç tarafı Allah bize Kuran da “Kuranın bütün kelime ve harfleri kıyamet gününe kadar muhafaza edilecek ” gibi bir ayet indirmemiş.
    İstese indirirdi değil mi?
    Bu konu hakkında (bildiğim kadarıyla) sadece Hicr 9.ayet var
    Şüphesiz zikri biz indirdik ve onun koruyucuları da elbette biziz.
    Allah burada eğer Kuran’dan bahsedecekse neden zikir kelimesini kullandı? Eğer burada Allah kurandan bahsediyorsa maide 101 ve taha 113’te gibi direkt Neden Kuran kelimesi kullanmadı?
    Kuranda,kitap, zikir,furkan kelimelerinin hepsine kuran anlamı veriyolar.
    Taha 113 te zikir ve Kuran aynı anda kullanılıyor.
    burada da zikri öğüt ve açıklama anlamında çevirmişler….
    Vekeżâlike enzelnâhu kur-ânen ‘arabiyyen vesarrafnâ fîhi mine-lva’îdi le’allehum yettekûne ev yuhdiśu lehum żikrâ(n)
    İşte biz, belki çekinirler, yahut onlara bir öğüt olur, bir ibret verir diye Arapça olan Kur’an’ı indirdik ve onda, bazı tehditleri tekrar tekrar söyledik, açıkladık.

    Sad 1’de zikir ve Kuran yanyana geçiyor
    Kuran ve zikir iki ayrı anlamı olan kelime olduğu için yan yana geçiyor.

    İkisi Kuran ve kitap anlamına gelirse böyle çevrilmesi gerekecekti :
    Kuran dolu Kurana andolsun.

    Enbiya 24 : İşte benimle beraber olanların zikri de, benden öncekilerin zikri de budur.”

    Yani bu zikir Kuran ve kitap değil Allah, kuranda sürekli tevrat ve incilin tahrif edildiğini söylüyor. “Ademe ve Nuha ne vahyettiysek sana da aynısını vahyettik” Anladığım kadarıyla bu zikir Allahın genel olarak tüm ilahi dinlerdeki emirleri ve mesajları. Yani kitaplar tahrif edildi ama Allahın mesajı hiç bir zaman değişmedi, bütün dinlerde Tanrıya ibadet ve kurban ritüelleri vardı, hırsızlık ve zinanın cezası vardı sadece anlatımlar ve ibadetler değişiyordu hepsinin anlatımı farklıydı ama anlatılmak istenen mesaj hep aynıydı.

    Belki düşündüğüm gibi de olmayabilir. Kaanatimce Zikirin ne olduğunu anlamak için bu ayetlerin ne anlatmaya çalıştığını öğrenmek lazım.
    Rabbini, içinden zikret! [Araf 205]
    Kalbler, ancak Allahı zikretmekle [süküna, rahata] kavuşur [Rad 28]
    Kalbleri Allahı zikretmeyenlere azap vardır. [Zümer 22]
    Rabbinizi, yalvararak ve gizli ve sessiz çağırınız! [Araf 55]

    Kuranın içinde zikir var diyor. Kuranın hepsi zikirdir, zikir = kurandır demiyor. ama enbiya 105 te bahsedilen zikir nedir? Tevrat mıdır?
    Bu zikir söz mü?anmak mı?emirlere uymak mı?
    Kuranın içindeki zikir denen şeyi yapınca da Allahı zikretmiş oluyoruz.

    1. Harika sorular….

      Zikr’i ben “doğru bilgi” olarak anlıyorum.

      Biliniz ki Allah’ın doğru bilgisi ile kalpler mutmain olur.

      Doğru bilgiye ulaşmak sağ elimizle putları kırmak ile mümkün.

      İbrahimlere selam olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*