Kuran’da namaz vakitleri

Kuran’da namaz vakitleri

Salat’ın vakti II

Kuran’da “salat” kavramını incelediğim yazı dizime devam ediyorum.

Bir önceki yazı ile birlikte “salat’ın vakti” konusuna girmiş bulunmaktayım.

Bu yazıda “sabah-akşam ve yatsı” namazlarına Kuran’dan delil gösterilen bir ayeti inceleyeceğim.

Herkesin üzerinde ittifak ettiği ve de Kuran metninden kesin olarak çıkarabileceğimiz bir gerçek var:

14:1 Elif, Lam, Ra. Bu; insanları, Rabb’lerinin izni ile karanlıklardan ( zulüm)  aydınlığa (nur)  çıkarman; onları Mutlak Üstün Olan’ın, Övgüye Değer Yegâne Varlık Olan’ın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz bir Kitap’tır.

Bu bilgiyi hatırımızda tutarak “salatın vakti” konusunda şunları sorabiliriz:

Eğer “salat” gerçekten namaz ise, günün belli saatlerinde hayatın uyku, yeme, çalışma vb. olağan akışını kesip 10 ila 15 dakikayı “ritüel” için ayırmak anlamlı. Bu tarz “ritüel” aralarının insana bir hatırlatma olacağı kesin. “Ben şu an iş yerimde çalışıyorum ve bu çalışma süremi kesip Allah için bir eylem yapıyorum veya uykumu bölüp… ” demek gibi.

Fakat problem şu: Salat kavramını Kuran’dan inceleyince ritüel anlamını çıkaramıyoruz. Bunu diğer yazılarımda inceledim, incelemeye devam edeceğim. Bununla beraber “salat”ın “Kuranın karanlıklardan aydınlığa çıkartma” fonksiyonu ile yakından ilişkili olduğunu görüyoruz. Bir kitap okunup-anlaşılıp hayata tatbik edilirse karanlıktan aydınlığa çıkarır değil mi?

Mevcut “namaz/ritüel” uygulamasında ise ( 100 kişiye sorduk) “vazifeyi yerine getirme, Allah ile iletişim kurduğunu düşünerek bireysel bir rahatlama” gibi anlamlar yüklenilmiş. ( “Namaz kılarak falan kötülükle nasıl mücadele edeceğime dair bir strateji sahibi oldum” gibi bir cevap yok).  Dolayısı ile  “salat namazdır” diyenlerin “Kuran’ın insanları karanlıklardan aydınlığa” çıkartmak için bizlere ne gibi sistematik ve disipline bir çalışma modeli çizdiğini ya da çizip çizmediğini anlatmaları gerekli.

Gelelim işin diğer boyutuna. Salat eğer bir ritüel değilse, onun haricinde vereceğimiz anlamlar ile “günün belli saatlerinde düzenli ve sistematik olarak 3 vakit veya 5 vakit yapılmalıdır” şeklinde bir uygulama mümkün müdür? Örneğin, salat gün içerisinde yapılacak “Kuran çalışmaları veya Kuran dersleridir” dersek, bu pratikte mümkün olabilir mi?

Sınavlara hazırlanan bir öğrenciye “günde 8 saat çalışmalısın” diyebiliriz ancak, bu 8 saati güneşin gökteki konumlarına göre 5’e böldürmek ne derece anlamlı olur? Öte yandan “salat” sonuçlandırılarak biten bir eylemse örneğin “sabah salatı” diye uyanıp kalktığımızda ne kadar Kuran çalışmalıyız, başı ve sonu ne olacak? Bu da zamanla, sadece şekilsel, sırf vazifeyi yerine getirmek için 15 dakika hızlı hızlı okuyup geri yatmak şekline dönüşmez mi? Veya iş yerinde çalışırken gidip 15 dakika hızlı hızlı Kuran okuyup vazifeyi görmek şekline dönüşmez mi?

Ben bunları yazarken, kesin kanaatimi belirtmiyorum. Yapmak istediğim sadece “salat” konusunu çalışanlara bakış açısı getirecek sorular sormak. Esas soru şu: Acaba salatın vakti konusunda da ayetleri yanlış anlayarak “günün belirli saatleri” anlayışını geliştirmiş olabilir miyiz?

11:114 Gündüzün iki ucunda ( tarafeyni en-nehari)  ve gecenin gündüze yakın zamanlarında (zülüfen mine-llely) salatı ikame et.  Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

İlgi ayette, sabah- akşam ve yatsı namazlarının emredildiği savunuluyor. (Gündüzün iki ucu, akşam ve sabah namazı, bir kısmında da yatsı namazı vardır. Üç vakit bu ayette zikredilmiştir.)

Peki biraz sonra yazacağım iki ayette de “gece-gündüz” ifadeleri aynı kavramlarla geçiyor.  Fakat bunları günün belirli bir vakti olarak anlamıyoruz.

2:274 Mallarını gece ( bi-Elleyli)  ve gündüz (en-nehari) , gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.

Kuran’dan salat konusunu çalışıp “salat” ın anlamını çıkarmaya çalışan herkesin yolu şu iki ayetten geçmiştir:

75:31 Felâ saddeka velâ sallâ ( ne doğruladı ne salat etti)

75:32 Velâkin keżżebe ve tevellâ ( Fakat yalanladı ve yüz çevirdi)

Bu iki ayet, bize, doğrulamanın tersi yalanlama; yüz çevirmenin tersi de “salla” yani yüzünü dönmek, izlemek, takip etmek olduğunu ispatlar.

2:274 ayetinde “Mallarını gece ( bi-Elleyli)  ve gündüz (en-nehari) , gizli ve açık hayra sarf edenler” derken, neden “gece=gizli” ; “gündüz=açık” anlamında olmasın?

Öte yandan ayetin “mallarını gece infak ederler” derken bunun günün karanlıkta kalan saat dilimini ifade etmediği ortada değil mi?

# kelime anlam kök
1 ellezine o kimseler ki
2 yunfikune infak edenler نفق
3 emvalehum mallarını مول
4 bil-leyli gece ليل
5 ve nnehari ve gündüz نهر
6 sirran gizli سرر
7 ve alaniyeten ve açık علن
8 felehum vardır
9 ecruhum ödülü اجر
10 inde yanında عند
11 rabbihim Rableri ربب
12 ve la yoktur
13 havfun korku خوف
14 aleyhim onlara
15 ve la
16 hum ve onlar
17 yehzenune üzülmeyeceklerdir حزن

Bir başka ayet:

3:72 Kitap ehlinden bir bölümü, dedi ki: ‘İman edenlere İNENE gündüzün (en-nehari)  başlangıcında inanın, bitiminde inkar edin. Belki onlar da dönerler.’

# kelime anlam kök
1 ve kalet ve dedi ki قول
2 taifetun bir grup طوف
3 min -nden
4 ehli ehli- اهل
5 l-kitabi Kitap كتب
6 aminu inanın امن
7 billezi’ olana
8 unzile indirilmiş نزل
9 ala üzerine
10 ellezine kimseler
11 amenu inanan(lara) امن
12 veche önünde وجه
13 n-nehari günün نهر
14 vekfuru ve inkar edin كفر
15 ahirahu sonunda اخر
16 leallehum belki onlar
17 yerciune dönerler رجع

“Gündüzün ( en-nehari) vechinde inanmak , gündüzün ahirinde reddetmek” ifadesinin günün güneş hareketlerine bağlı olan dilimleri ile ilgili olmadığı aşikar.

(Arapça’da Nehar, kök olarak kaynayan suyun mecrası demek. Bildiğimiz “nehir” kelimesi de buradan gelmekte. Gündüze “nhr” denmesinin sebebi ışığın her tarafı kaplaması”.

Sonuç olarak ben, yukarıdaki gerekçelere dayanarak 11:114’te “günün vakti”nden bahsetmediğini düşünüyorum.

11:113 Zulmedenlere (KARANLIK)  eğilim göstermeyin, yoksa size ateş (NAR)  dokunur. Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.

11:114 (karanlığa eğilim göstermemek ve nar’a dokunmamak için…) Gündüzün iki ucunda (tarafeyni en-nehari)  ve gecenin gündüze yakın zamanlarında (zülüfen mine-llely) salatı ikame et.  Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

Kuran neydi? Zulüm’den NUR’A çıkaran bilgi. Zulüm’de kalırsak ne oluyor? “NAR”. Bu durumda kalmamak için ne yapmalıyız?

11:114 Gündüzün iki ucunda (tarafeyni en-nehari)  ve gecenin gündüze yakın zamanlarında (zülüfen mine-llely) salatı ikame et.  Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

3:72 ile birlikte düşünürsek 11:114’e ben şöyle bir anlam veriyorum:

Hayatın olağan akışı sürüp giderken ve bozulmalar başladığında ve ZULÜM dönemi yaklaştığında  salat’ı ikame et. ( Kitabı izlemeni gerektiren yapman gerekenleri yap) Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

Salat’ın vakti “her zaman”dır.

Soru-eleştiri-görüş için

kuranincelemesi@gmail.com

12 thoughts on “Kuran’da namaz vakitleri

  1. ” 2:274 ayetinde “Mallarını gece ( bi-Elleyli) ve gündüz (en-nehari) , gizli ve açık hayra sarf edenler” derken, neden “gece=gizli” ; “gündüz=açık” anlamında olmasın? ”

    Zaten ayette gizli ve açık tekrar ediliyor. Gece ve gündüz, gizli ve açık anlamında değilde mecazi olarak her daim anlamına geliyor olabilir mi?

  2. اِنَّـن۪ٓي اَنَا اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدْن۪يۙ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ لِذِكْر۪ي Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; (“beni anmak için”) salat yap .20/14. اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَۜ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَSana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. (“Allah’ı anmak”) büyüktür. Allah yaptıklarınızı bilir. 29/45..
    Salat ; ayakta saygı duruşunda övmek yüceltmek zikretmek anmaktır..farz olan salatların dışında da ayakta , yatarken , otururken övenler vardır. Müşriklerin salatı alkış ve ıslıktır..bunu bazı sanatçıların..vs cenaze merasimlerinde görürsünüz..Kafir olanlar için salat yapması (ölüyü arkasından dünyadaki iyi huyları nedeni ile övmesi) peygamberimize yasak edilmiştir..ölen kafirin arkasından onu övücü sözler söyleyemez !..Salat yapanları Allah ta Melekler de överler ,anarlar..zikrederler ..salat ederler…Allah ve melekleri Peygamberi över zikreder..

    1. 29:45 Sana el-kitaptan vahyedileni oku VE salatı ayağa kaldır. (Bu ayet anlamak isteyene her şeyi açıklıyor.)

  3. ve bağlacı arak -erek

    29:45 Sana el-kitaptan vahyedileni okuyarak ayakta (saygı duruşunda) öv.
    “ondan kolayınıza geleni okuyun ! , ölen kafirleri arkasından övme , mezarı başında da durma !
    Allah ve melekleri peygamberi över anarlar ,siz de öyle yapın.
    Melekler müminleri överler….

    1. Yazını okuduğumda Zülkarneyn olayında “güneşin hiç batmadığı yer” ve “güneşin battığı” yer aklıma geldi , Güneş iyi zamanları gece zor zamanları işaret ediyor olabilir.
      Kuran’ın isimlerinden olan Nur:Işık kaynağı ,
      Karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan
      Gerçekten Allah’ın dini kolay , açık , anlaşılır , şükürler olsun Rabbime

  4. 29:45 Sana el-kitaptan vahyedileni oku VE salatı ayağa kaldır. DİYE meal verdiğiniz ayet peygamberimize vahyedilenlerdendir. Demek ki bu ayeti okuyarak ta salatı ayağa kaldırabilirsiniz.
    Hadi bu ayeti okuyarak salatı ayağa kaldırın..somutlaştıralım bu işi.

  5. 29:45 Sana el-kitaptan vahyedileni okuyarak… demiyor… orada okuyarak diye bir ifade yok.

    Oku ( TLV et, bu düz bir okuma değil) VE….. yani bu TLV eylemi sonucunda SALAT’I AYAĞA KALDIR.

    Ayet diyor ki, mesela riba konusunu ele aldın. Sana vahyedileni oku ve bu edindiğin bilgilerle ( bu bir süreçtir) bu konuda yapman gerekenleri yap…

  6. tamam arak erek olmamış olsun…Sizin değiminiz ile “Oku ( TLV et, bu düz bir okuma değil) VE….. yani bu TLV eylemi sonucunda SALAT’I AYAĞA KALDIR.” diyor ise.. 29:45 te bir vahiy-ayet , 29:45 i okuyun ve salatı ayağa kaldırın haydi bekliyorum.

    1. Bize 29:45’te bu ayeti oku, okuyunca okus pokus salat ayağa kalkacak demiyor. Ancak bu kitabı TLV edersen salatı ayağa kaldırabilir ve arınabilirsin diyor.

  7. SALAT için kıbleye dönme emri var..diyelim ki 1 öğretici ve 100 kişilik bir grubuz ve salat yapacağız..çember yapsak bir kısmımızın sırtı kıbleye dönecek olmaz. Yan yana dizilsek yer yetmeyecek .Sıranın en başındaki en sonundakine bir sual soracak olsa sesini ulaştıramayacak olmaz. Öğretici kıbleye dönmüş olan önündeki 100 kişiye birşey anlatmak istese kendisi kıbleye arkasını dönmüş olacak olmaz..ee kıbleye dönerek nasıl kitap çalışacak bu topluluk !!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*