Yalnızca Kur’an ne demektir?

Yalnızca Kur’an ne demektir?

Yalnızca Kur’an ne demektir? “Ben öncelikle Kitab’ı açar okur, anlamaya çalışırım” demek değil midir? “Hadisler dinin kaynağı değildir” diyenlerin; eğer samimi iseler; öncelikle “hadis/tarih/geçmiş/günümüz/gelecek” hiçbir şeye bakmadan sadece Kitab’ı okumayı denemeleri gerekmez mi?

Örneğin:

2:144  Kad nerâ tekallube vechike fî-ssemâ-(i)(s) felenuvelliyenneke kibleten terdâhâ(c) fevelli vecheke şetra-lmescidi-lharâm(i)(c) vehayśu mâ kuntum fevellû vucûhekum şetrah(u)(k) ve-inne-lleżîne ûtu-lkitâbe leya’lemûne ennehu-lhakku min rabbihim(k) vema(A)llâhu biġâfilin ‘ammâ ya’melûn(e)

….ayetini okuyunca nasıl anlamalılar?

(Edip Yüksel Meali)

2:144 Yüzünü göğe (EL-SEMA)  çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid’e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab’lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir.

Ayette geçen “Kad nerâ tekallube vechike fî-ssemâ” ifadesindeki Fİ ifadesinden dolayı burasının “vechini el-sema İÇİNDE” diye çevrilmesi gerekip gerekmediğini şimdilik tartışmayalım. Hani bir önceki yazıda demiştim ya mealler yüzde 99 oranında aynı diye işte bu Fİ (içinde) konusu bile buna bir örnek.

Bu kısmı geçelim… Ayetteki muzari fiilleri de geçelim.

Peki ayeti okuduğumuzda yüzünü göğe (el-Sema’ya)  çevirip duran kim? Bu bilgiyi Kuran’da bulabiliyor muyuz?

Deneyelim, mesela:

En’âm, 75. Ayet: İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.

En’âm, 76. Ayet: Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.

En’âm, 77. Ayet: Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.

Bu ayet o ayetle ilişkili olabilir mi? Olamaz ise hangi gerekçe ile?

Bir film izlediğinizi düşünün. Filmin başında verilen bir olayla filmin sonlarında geçen bir olayı hemen ilişkilendirir ve mevzuyu kavrarsınız değil mi? Filmi anlamak için “hele film bitsin de yönetmenin hayatını okuyayım veya röportajlarını izleyeyim belki öyle anlarım” demezsiniz. Veya “ben filmi izlemeden zaten bilgi sahibi idim o sebeple anladım/anlarım” demezsiniz değil mi? Filmi filmin bütünlüğü kapsamında kendi içerisinde anlarsınız. İlk izleyişte anlamadıysanız bir daha seyredersiniz. (Lütfen parmağıma değil işaret ettiğim yere bakınız; örneğe takılmayın)

Sözüm “Kuran’ı yalnız Kuran ile anlarım” diyenlere. “Sadece Kitap ile kitabı anlayacağım” diyor iseniz Enam Suresini görünce  “2:144’de İbrahim anlatılıyormuş” demeniz en azından ihtimal olarak gerekmez mi? Olmaz mı? İbrahim’den bahsediliyor olması saçma mı? Neden? Burada gerekçeniz önemli. Gerekçeniz Kitab’ın içerisinden ise sorun yok. Ama daha konuya başlarken “canım bu ayette Muhammed peygamberden bahsedildiğini herkes bilir hem İbrahim ta ne zaman yaşadı ne alaka” diyecekseniz işte o ilginç.. Hani Kitab’ı Kitap ile anlayacaktık? Siz ön bilgiyi gelip Kitab’ı anlama mecrasına katmış olmuyor musunuz?

Soru olarak dursun.

2:146 ayeti de bir kenarda dursun:

Kendilerine el-Kitab’ı verdiklerimiz, bu gerçekleri oğullarını (?) (ebneühüm)  tanıdıkları gibi tanırlar; ama yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*