Ramazan aslında nedir?

Ramazan aslında nedir?

Kuran’da geçen ve “oruç” olarak bildiğimiz  savm/sıyam kavramını  bir kaç yıldır anlamaya çalışıyorum.  Elbette ki kanılarım var; fakat bu konuda olgunlaşmış ve sizlerle paylaşmaya değer bir yazım henüz yok. Sitedeki yazıları takip ediyorsanız yoğun olarak “salat” konusu üzerine yazıyorum. Bu yazı da geçen yıl Nisan ayında “salat” bağlamında yazmış olduğum bir yazının başka bir türevi. Yani özetle, yazının konusu “Kuran’daki oruç kavramı nedir?” değil. Bir okuyucum, yazıyı Ramazan ayı bağlamında tekrar sunmamı önerdi, ben de kabul ettim, gereğini yapıyorum.

Kendisini müslüman olarak kabul eden  ve müslüman olarak kabul edip etmediği belli olmayan insanların “şekilci” anlayışının maalesef  iyice görünür olduğu  bir ay Ramazan.

Öyle bir ay ki özellikle son yıllarda bir “iyilik” söylemidir ki sürüp gidiyor. İyilik deyince kavramın içi “gıda yardım paket” leri ile doluyor. “İyilik”; ihtiyacı olanlara içerisinde çeşitli gıdaların olduğu bir “ramazan paketi” ulaştırmak. Bu eylem de mahallede ihtiyacı olanı bizzat bulmak yerine, genellikle çeşitli kurum ve kuruluşların açtığı hesap numaralarına para yatırmak şeklinde oluyor. Yıl boyu herhangi bir İslami hassasiyet göstermeyen bazı şirketler Ramazan’da “iyilik” timsali kesiliyorlar.

Peki insanlar gerçekten Ramazan’dan ne bekliyorlar? Neden bu ayı büyük bir coşkuyla karşılıyorlar. Bir kesim çok belli ki “ticari amaçlar” ile böyle bir coşkuya giriyorlar. Onları zaten yazımın konusuna dahil etmiyorum. Benim sorum gerçekten “dini” duygularla Ramazan’a yaklaşanlar ne bekliyor bu aydan? Ben bu yazıda, TV’lerde bile her kanalın “dini” yayınlara ağırlık verdiğinden, market kuyruklarından, pahalı iftar sofralarından yani herkesin bildiği geleneksel Ramazan ayı reflekslerinden bahsetmeyeceğim.  Ramazan denildiği zaman “vahiyle doğrulmak”, “Kuranla kendimiz inşa etmek” gibi söylemler ilgi alanımda.

Peki, nedir vahiyle doğrulmak? Bu söylemin hangi sonuçları hedeflediği ayrıca tartışılabilir ama daha önemlisi eylemler neler? Zira eylemler sonuçları tahmin etmemize yarar.

..diye sormuştum geçen yılki yazımda.

“Kur’an ayı” deniliyor Ramazan için. O yüzden “vahiyle doğrultmak” deniliyor bu ayın görevi için. Doğrulmak uygun bir fiil. Zaten Kuran da “akimu salat” derken benzer bir ifadeye yer veriyor. Salatı ayakta tut= Vahiyle doğrul.

Peki Ramazan’da vahiyle nasıl doğruluyoruz? Eğri olan hangi yanımız doğru’larak çıkıyor Ramazan’dan? Normalin misli ile Kuran okunuyor, ibadet ediliyor, gündemi “din” olmayan insanlar bile “din” çerçevesinde yaşamaya çalışıyor mesela alkol alıyorsa almıyor bu ayda. Bu kadar “yoğun din”  sonunda neden bir şey değişmiyor?

Aslında soru belki de yanlış. Soru şöyle olmalı: “Düzeltmeye çalıştığımız şey ne?”

9:19 Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı imarı, Allah’a ve ahiret gününe güvenen ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.

İlgili ayeti tam anlamadığımı ama bana çeşitli çağrışımlar yaptığını ifade ederek başlamıştım geçen yılki yazıma.

“Hacılara su dağıtmak” nedir şu an incelemeyeceğim. Mescid-Haram da ileride “mescid” konusunu incelerken değinmem gereken bir konu. Cihad deyince aklınıza gelen fotoğrafı silin. Cihat “çaba,gayret” demek. Ayette dikkatimi çeken birinci grubun ( su veren/imar etmeyi diğerlerinin yaptığıyla bir sayanlar) faaliyetlerinin “zulmeden topluluk” uyarısını alması.

Tevbe 19 ‘u anladığımı iddia edemem. Ancak bu ayeti okuduğumda zihnimde ayetin anlamı budur diye iddia etmeksizin şöyle bir senaryo canlanıyor:

….demiştim. Ve devam etmiştim.

İyilik deyince kavramın içi “gıda yardım paket” leri ile doluyor. “İyilik”; ihtiyacı olanlara içerisinde çeşitli gıdaların olduğu bir “ramazan paketi” ulaştırmak. Bu eylem de mahallede ihtiyacı olanı bizzat bulmak yerine, genellikle çeşitli kurum ve kuruluşların açtığı hesap numaralarına para yatırmak şeklinde oluyor.
Fakat kimse “banka” olgusunu tartışmıyor. Bir banka hesabının olması, ona para yatırmak çok normal; gündem dışı. Alışveriş paketinin içerisindeki gıdaların mesela GDO’lu olup olmadığı da gündem dışı. Paketin içerisindeki etin “besmele” okunarak kesilen bir hayvan olması gündem dahilinde ancak “endüstriyel et üretimi” gündem dışı. Antibiyotikli tavuk ya da boyalı zeytin gündem dışı. Katkı maddeli un gündem dışı. Etin ithal olması gündem dışı. Paketteki ürünleri hangi şirketler üretiyor; bu şirketlerin zararlı faaliyetleri var mı gündem dışı. “Gıdalarda neden bu kadar çok zararlı hile var; toplum günden güne kötüleşiyor mu?” sorusu gündem dışı. Dünyayı yok etmeden, sağlıklı ve doğal beslenme ihtiyacı” gündem dışı. Artan nüfus , sürekli tüketim, sınırsızlaşan ihtiyaçlar gündem dışı. Süpermarket zincirleri gündem dışı. Erzakların ulaşması için kullanılan araçlar, otomotiv sektörü, sanayi gündem dışı. Araçların gitmesi için gereken petrol sorunu gündem dışı. Bunlar belki başka zaman başkaları tarafından konuşulabilir. Ramazan paketiyle ne ilgisi var? Biz iyilik yapıyoruz…. Biz pakete bir şeyler dolduruyoruz, neyle doldurduğumuz bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor. (Ey Musa, rabbine yalvar da…. 2:61)
Vahiyle doğrulmak nedir? Kuran’ın sizi nasıl doğrultmasını bekliyorsunuz? Sizin için “din” nedir?
Sizlere bir kaç “olmayan” afiş hazırladım. Bu afişler her Ramazan ayında duvarlarda yer alsaydı ne düşünürdünüz? Tevbe 19’u okuyunca aklıma neden bu afişler geldi ilişkiyi kurmayı sizlere bırakıyorum. Bitirirken, aklıma bir ayet daha geldi:
2:177 : Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki ALLAH’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere güvenirler; yakın’a, yetimlere, muhtaçlara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altındakilere yardımda sevdikleri maldan yardımda bulunurlar; (bunu sağlamak için) salatı ikame ederler, arınmayı sağlarlar, sözleştikleri vakit sözlerinde dururlar; zorluğa, sıkıntıya ve zulme karşı direnirler. İşte doğru olanlar onlardır, erdemli olanlar da onlardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*