Kuran’ın ilk indiği dönemin hiç mi önemi yok?

Kuran’ın ilk indiği dönemin hiç mi önemi yok?

Bu yazı gelen bir yorum ve benim verdiğim cevabın genişletilmiş versiyonunu içerir. Yorum sahibine naif dili için teşekkür ederim.

Gelen  yorum:

Merhaba,

Anladığım kadarıyla sizin ve sizin gibi ‘Sadece Kur’an’ diyenlerin Kur’an anlayışı şu: Kur’an iki kapak arasındaki bir metindir. Ama sadece bir metin. İndiği dönemin, o dönemin sosyo-ekonomik şartlarının, toplumun yaşayışının, örfünün, geleneğinin ve hatta dilinin bile önemsenmediği bir metin… İndiği toplumdan ve zamandan soyutlanmış, ütopik hale getirdiğiniz ölü bir metin: tüm zamanlara ve toplumlara bila-kayd ü şart uygulanması gereken…

Bu düşüncenizle evrenselliğe değil, deliliğe/akıl tutulmasına yaklaşıyorsunuz daha çok…

Üstelik ilk devir hadis edebiyatını, ilk dönem İslam tarihinin reddederek ya da görmezden gelerek -hadislere olan yaklaşımınızdan dolayı ilk dönem sözlüklerini de reddetmeniz gerektiğinden- ve dahi Hz. Peygamberin yaşadığı zamanki dili ve yaşayan bir yapı olan dildeki gelişmeleri bile umursamadan… Kur’an’ın neden parça parça, 23 yılda indirildiğini ve her parçanın Hz. Peygamberin hayatındaki ve o toplumdaki derin yankılarını ve karşılıklarını bilmeden… Sanki Kur’an tek seferde indirilmiş, iki kapak arasındaki bir metin gibi, tüm ayetleri, kavramları, olayları ‘sadece ve sadece bu metnin içinde’ anlamlandırmaya çalışmak…

Her ne kadar iyi niyetle başlamış bile olsa, bunun sonu bir çıkmaz değil mi? Bu vaktiyle ehl-i kitabın ‘Sadece Kutsal Kitap’ diye başladığı ve sonunda kutsal kitaplarını çöpe attıkları bir çıkmaz…

Salât nedir diye sormadan önce, bu çıkmazdan çıkmalısınız önce…

İyi günler dilerim!…

Cevabım:

Başlarda sizin sorduğunuz soruyu ben de çok sormuştum. Ama Kuran’ı okudukça ve ona güvendikçe bu soru anlamını bende yitirdi. Bu soru bizatihi bizim seküler evet seküler din algımızdan kaynaklanıyor. Bu dünyanın en seküler adamları dindarlardır. Seküler anlayış sinsice damarlarda gezinmektedir. Seküler anlayış “ee tanrıya sunaklar sunacak tapınak nerde hani?” sorusunu sorarak başlıyor. Tapınaktan çıkınca dün-ya hayatı devam ediyor…

Ne demek istiyorum?

Mustafa İslamoğlu der ki “Dindarlığını Allaha göster, bana insanlığın lazım! (8 Şubat 2017 – twitter)

Bu tam seküler bir söylem. Belki M. İ sizin için tam örnek bir isim olmayacak ama kendisi de birçok yönden sizin yorumda belirttiğiniz hususlara katılır. Yalnızca Kuran ve geleneksel olan ile tam arada durduğu için bence yerinde bir örnek isim.

Aslında mesele burada kopuyur. “Dindarlık” Allah’a gösterilen bir şey olarak algılanıyor; Din “Allah” ile ilgili bir alan. Bir de dünya işleri var. İnsanlık dediği şey dünyaya ait bir alan. İşte sekülerlik. Din işleri dünya işleri…

Seküler anlayışın  mesela “GDO” meselesi ve Kuran/hadis gibi bir derdi yoktur.  ( keşke olsaydı katılabildiğim kadar hadis dersini severek dinlerdim) Seküler anlayışın mesela “insan hakları evrensel beyannamesi” ve Kuran/hadis diye bir derdi yoktur. ( keşke olsaydı katılabildiğim kadar hadis dersini severek dinlerdim) Olsa olsa “insan hakları evrensel beyannamesi” yokken veda hutbesi vardı… düzeyinde mesleye yine seküler yaklaşırlar. Mesela “hak” kavramından yola çıkılarak şu anda dünyanın başına ne çorap örüldü hiçbir hutbede konu edilmez.

“Taşınmazların kiralanması ve doğuracağı haksızlıklar” konulu bir konferansa katılmış olmak “bugün Allah için ne yaptın” sorusunun kapsamına girmez.

Burada sayabileceğim, dünyanın başına şu an bela olan çok fazla meselenin hiç bir yerinde ne yazık ki yokturlar. (Burada yalnızca Kuran diyenler ve demeyenler ayrımı yapmıyorum iğneyi bu seküler kafaya sahip olan herkese batırıyorum)

Onların tek derdi orucu ne bozar, sakal ne kada uzar, tadil-i erkan, tecvidli Kuran gibi konulardır. Veya onların derdi “Kuran’da namaz var mı, hadisler dinin kaynağı mı, Kuranda namaz kaç vakit” gibi konulardır.

Şu soruyu sormalıyız: Sen/ben/o/biz hangi derde deva olsun diye bu Kitap ile meşgul oluyoruz? Bu soruya verdiğimiz cevap, sizin yorumunuza verilecek lehte veya aleyhte cevabın ilk paragrafını oluşturuyor.

Toparlarsam; Kuran tam da günümüze hitap eden bir Kitap.  Kullandığı dil her devrin sorunlarına çözüm üretecek mükemmellikte. Eskilerin sorunlarını tam bilmiyoruz. Günümüzün sorunları fark ettiysek Kuran karşısında derilerimizin ürpermesi lazım.

Yani belki de Muhammed peygambere “mecnun” demelerinin sebebi buydu; sizin “ deliliğe/akıl tutulmasına yaklaşıyorsunuz ”  dediğinizle benzer gerekçeler.

Bu kısmı tam çözebilirsek yorumunuzdaki “dil” ile ilgili kısımlara daah net cevap üretebiliriz. Şimdilik buna vereceğim cevap sadece yazıyı uzatmak anlamına gelecek.

One thought on “Kuran’ın ilk indiği dönemin hiç mi önemi yok?

  1. Ben bu soruya/eleştiriye yanıt vermek için tam beş yazı yazdım ve iddiaların hepsini çürüttüm. Kuranincelemesi bir kaç yazı yazdı. Piyasada bunlara yanıt veren üç kitap var. Ama sanki hiç bir şey söylememişiz gibi aynı eleştiriler geliyor. Yanıtları okumaya üşeniyorlar galiba.

    Sizinki de iyi bir yanıt olmuş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*