Derilerin yeni deriler ile değiştirilmesi ve azabın sürekli olarak tattırılması

Derilerin yeni deriler ile değiştirilmesi ve azabın sürekli olarak tattırılması

Biz sözlerimizi göz ardı edenleri işte böyle bir ateşe atacağız. Derileri kızardıkça yenileriyle değiştireceğiz ve acıyı tekrar tekrar tadacaklar. Allah, görkemli gücüyle her şeye hakimdir.

Ayette geçen “derileri kızarıp yandıkça” ifadesininin aslında aşağıdaki gibi çevrileceğini düşünüyorum. (Sadece kırmızı kısma odaklandım, diğer kavramlarda da anlam kayması olabilir)

Şüphesiz AYETLERİMİZ/DELİLLERİMİZ  İLE  GERÇEĞİN ÜZERİNİ ÖRTENLERİ, YAKINDA ATEŞE YASLAYACAĞIZ. DERİLERİ HER NASİHATLENDİĞİNDE ONLARI BAŞKA DERİ İLE DEĞİŞTİRECEĞİZ, AZABI TATSINLAR DİYE. ŞÜPHESİZ ALLAH AZİZDİR, HAKİMDİR.

Gerekçelerim:

-Ayette “İnne-lleżîne keferû bi-âyâtinâ ”  ifadesi var, Bİ-AYATİNA “ayetlerimiz ile” anlamına gelmeli. ( Konulara yansız olarak bakmasını bilen ve çok iyi Arapça bilenlerden yardım talebim var)

-Gerçeğin üzerini örtenlerden bahsediyor, bu ayeti bu dünya’dan koparıp “öldükten sonra kafir sınıfında olanlar cayır cayır yanacak” gibi bir anlayışa girmeye gerekçe yoktur. Kuran’da geçen “cennet” “cahim” “cehennem” “nar” gibi kavramlar öncelikle bizi yaşadığımız hayat için uyarır.

Ayetleri zihinlerimizdeki dümdüz “cehennem-yakmak-ceza” anlayışı ile anlamaya devam edersek şu ayeti nasıl anlayacağız?

20:10/11-Hani O, uzakta bir ateş (NAR)  görmüştü ve ailesine: “Siz burada bekleyin, ben bir ateş (NAR)  gördüm” demişti. “Belki size, oradan bir parça kor getiririm, yahut orada, ateşin (NAR)  üzerinde bir yol gösterici bulurum.” Oraya geldiğinde: -“Ey Musa!” diye seslenildi.

Gördüğünüz gibi burada da NAR ifadesi geçiyor. Musa’nın NAR’a gidince bir hidayet beklentisine girmesi ve ona seslenilmesi İLE üstteki 4:56 ayetinin “Allah hakim (hüküm/hikmet sahibidir) ile bitmesi arasında bir bağ olmalı.

-Bu yazıda incelemeyeceğim ama bakarsanız “deri” kavramı Kuran’da ilk akla gelen anlamının dışında AŞKIN bir anlamda kullanılır. Zümer 23’te “deriler mesani olan kitaba vakıf olunca rabbim haşyetinden ürperir” Sonra “deriler ve kalpler” yumşar.  Fussilet 20/21/22’de “deriler” insanın aleyhine şahitlik yapar.

Şimdi gelelim en son gerekçeye. Ayette geçen “Derileri kızardıkça ” ifadesi dikkatimi çekti.

KIZARDIKÇA ifadesi Kuran’da 1 kez geçiyor. Kuran’da ne zaman bir kez geçen ifade görürsem “harekesiz/noktasız” yazılmış en eski nüshalara kuranmeali.eu sitesiden bakıyorum (el.kitab.net) den de bir kaç farklı nüsahadan bakılabiliyor.

KELİME ŞU:

BURADA GÖZÜKEN HARFLER NUN- SAD VEYA NOKTALI SAD(DAT), HA VEYA CİM, TE

Bilmeyenler için, Kuran’ın orijinal yazımı harekesiz ve noktasız harflerden oluşur.

BABAM KALEMİMİ AÇMAM İÇİN BANA KLMTRŞ HEDİYE ETTİ. ( Burada sesli harfler olmasa bile “kalemtıraş” yazdığını anlarız. Buna benzer olarak da Kuran’da geçen kelimeleri okurken (buna kıraat ilmi deniliyor) CÜMLENİN GELİŞİNDEN kelime rahatlıkla okunur.  Bilmeyenler için ikinci bir bilgi; bir zaman sonra harflere hareke ve noktalama işaretleri eklenmiştir. Hatta bu konuda ciddi tartışmaların çıktığı da söylenir. Çünkü bazı yanlışların yapıldığı iddia edilmektedir. Bu izleri linkteki yazıda görebilirsiniz. https://islamansiklopedisi.org.tr/kiraat–ilim

ŞİMDİ SİZE BAŞKA BİR AYETTEN BİR KELİME SUNACAĞIM (7:79)

Üstteki kelime ile bu kelimenin yazılışı birebir aynı. Arapça okumayı bilmeseniz bile şekilsel olarak bu aynı’lığı gözlemleyebilirsiniz.( El yazısı olma faktörünü hesaba katınız)

Bu kelime bu ayette “NASİHAT” olarak okunmuştur.

Peki üstteki kelime de “NASİHAT” olarak okunamaz mı?

DERİ ve NAR kavramını yerli yerine oturtmayınca bu olsa olsa derinin yanmasıdır düşüncesiyle  “kızarmak” anlamına gelecek okuyuşu benimsemek;  yani harfin birisinin üzerine nokta koyup onu DAD yapmak, öteki harfin altına nokta koyup onu CİM yapmak gibi bir hataya düşülmüş müdür?

Haklıysam ayetin yakın çevirisi şu şekilde olmalı:

Şüphesiz AYETLERİMİZ/DELİLLERİMİZ  İLE  GERÇEĞİN ÜZERİNİ ÖRTENLERİ, YAKINDA ATEŞE YASLAYACAĞIZ. DERİLERİ HER NASİHATLENDİĞİNDE ONLARI BAŞKA DERİ İLE DEĞİŞTİRECEĞİZ, AZABI TATSINLAR DİYE. ŞÜPHESİZ ALLAH AZİZDİR, HAKİMDİR.

Yani, mesela, sana dediler ki “sosyal medya ilk çıktığında” bakın bu yeni teknoloji kötü sonuçlar doğurabilir, bu kadar dalmayın… Dediler ki “boş boş konuşma”… Aradan yıllar geçti, anlayamaya, zararlarını fazlasıyla görmeye  başladılar, zararı en çok sonraki nesillerde çıktı, bilginin değeri kalmadı, insanların toplumsal olaylara hakiki itiraz mekanizmaları ellerinden alındı, özel hayat kalmadı, insanlardaki pek çok duygu yitip gitti vs. vs…ama bunu  her anlayışta (aslında zararları yaşamaya başlayışta)  nasıl bir hata yaptıklarının daha fazla farkına vardılar, pişmanlıkları artık fayda etmedi…

NOT: DERİ yakmayı çok sevenlerin şu ayete verdikleri anlam

74:29 Levvâhatun lilbeşer(i)

Ayette geçen kelimeler : LEVHA – BEŞER

Çevirdikleri:  Derileri yakıp kavurur./Beşere delicesine susamıştır./İnsanları kavurur./O, ademoğlunun derisini kavurur.

Ayette ne deri kelimesi var; ne kavurma kelimesi.

Beşer için levhalardır olarak çevrilmeliydi.

Kendi kendime soruyorum: İçerisinde “deri” kelimesi geçmeyen bir ayette deriyi yakan, deri geçen ayette kızartmaz mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*