Nur Suresi Ayet 58 ve 59 çerçevesinde İslam’da cariye konusuna devam…

Nur Suresi Ayet 58 ve 59 çerçevesinde İslam’da cariye konusuna devam…

                                                                               “İşte Allah âyetleri size böyle açıklar”

Kuran’ı en iyi yine Kur’an açıklıyor.. Cariyelik meselesi etrafında, kendimden emin olmak için (acaba anlamak istediğim gibi mi anlıyorum sorusuna cevap vermek için) içerisinde cariye kelimesi geçen tüm çevirilere tek tek bakacağımı belirtmiştim.

İşte 24/58 ve 24/59 bu konuda bir aşama daha kaydetmemi sağladı.
Bu ayetin çevirisnde yine karşımıza “meleket eymânukum” ifadesi çıkıyor. Fakat bu ifadeyi cariye, cariye-köle olarak çevirenlerin yanında çevirmeyenlerin sayısı da hatırı sayılır derecede var.

Önce “cariye-köle” olarak karşımıza çıkan ayet çevirinden birkaç örnek verelim:


Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah âyetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Diyanet Vakfı çevirisi)
Ey inananlar, malınız olan köle ve câriyelerle sizden olup henüz ergenlik çağına girmemiş çocuklar, yanınıza gelirlerken üç vakitte, izin alsınlar sizden: Sabah namazından önce, öğle sıcağında elbisenizi soyduğunuz zaman ve yatsı namazından sonra; bu üç vakit, halvet vaktidir size. Bu vakitlerden başka zamanlarda yanınıza izinsiz girerlerse ne size suç var, ne onlara ve birbirinizi de dolaşabilirsiniz. Allah, delillerini böyle apaçık bildirmede size ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.(Abdülbaki Gölpınarlı çevirisi)

(Edit: 09/08/2014 – Ayet aynı zamanda “kadının ziyneti neresidir” konusunda da mihenk taşı konumunda. Yani ayetin sonunda geçen “apaçık deliller”in neden vurgulanmış olduğunu daha iyi anlıyorum inşallah) 
Bazıları, biliyorum, hemen kızacaklar, alimlere kayıtsız şartsız tabi ol,bırak akıl yürütmeyi diye ama, ben yine “çeviriyi” bir mantık süzgecinden geçireceğim:
Çevirilere göre, ayette belirli vakitlerde mahrem halde olabileceğimiz için yanımıza izinsiz gelemeyecek olanlar sayılıyor: Cariye ve köleler bir de çocuklar (ergenliğe girmemişler) Aklıma takılan şu: Cariye ve köle yanımıza izinsiz giremiyor çünkü mahrem haldeyiz ama çocuklar niye? Mesela ben diyelim odamda sadece şortla yarı çıplak oturuyorum, tamam cariye ya da kölem (ya da bazı çevirilere göre erkek kadın hizmetçim) beni böyle görmemeli de, çocuk niye? Burada sanki düşünmeye değer bir şey var…
Hemen bir sonraki ayete bakıyorum…
Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah alîmdir, hakîmdir. (Diyanet Vakfı çevirisi)
Çocuklarınız ergenlik çağına girince de evvelce nasıl izinle yanınıza geliyorlarsa gene öylece izin alsınlar. Allah, delillerini böylece açıklamadadır size ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.(Abdülbaki Gölpınarlı çevirisi)
İki ayeti birlikte düşününce günümüzde adına “görgü kuralları” denen bir duruma benzer bir kuraldan bahsediliyor. Birisinin yanına izinsiz girilmez,  bu erken dönemlerde başlayan bir eğitimle edinilecek bir davranıştır.
Peki, devam edelim çevirilere:

Çocuklarınız erginlik çağına erişince, kendilerinden önceki yetişkinlerin izin istedikleri gibi onlar da (özel odanıza girmeden önce) izin istesinler. ALLAH ayetlerini size böyle açıklar. ALLAH Bilendir, Bilgedir. (Edip Yüksel çevirisi)
Çocuklarınız büluğa erdiklerinde ise, kendilerinden büyük olanlarınasıl izin istiyorlardı ise, odanıza girmek için her vakitte izin istesinler! İşte Allah size âyetlerini böylece açıklar.Çünkü Allah her şeyi bilir, her hükmü yerinde açıklar. (Suat Yıldırım çevirisi)
Aranızdaki çocuklar ergenlik çağına girdikleri zaman da, öteki yetişkinlerin yaptığı gibi, (evinize yahut belirtilen vakitlerde odanıza girmek istediklerinde, her defasında) sizden izin istesinler. Allah mesajlarını size işte böyle açıklamaktadır; çünkü O doğru hüküm ve hikmetle buyuran mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir! (Muhammed Esed çevirisi))
Sizden olan çocuklar, erginlik çağına erdikleri zaman, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi, bundan böyle izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Ali Bulaç çevirisi)

“Meleket eymânukum” ü çevirmenlerimizin ekserisi yine “cariye ve köle olarak çevirince, benim aklım yalnız cinsel meselelere gitti yine galiba. Onun için ayeti sanırım biraz koşullu olduğum için anlayamamışım. Ama bir sonraki ayette boyadığım ifadeler, aklıma yeni bir şey getirdi. Ekserisi, “öteki yetişkinler” gibi diyor… Ama önceki ayette, köle ve cariye idi…Şimdi neden yetişkin oldu?
“Meleket eymânukum” ü şöyle orjinaline sadık kalarak anlasak sayın hocalarım? Yani  “sağ ellerinizin sahip oldukları” şeklinde anlasak ve burada bir sözleşme akdiyle oluşan ev halkından (karı, koca, belki evde o sıra kalan bir misafir ki o da zımni bir sözleşmeye dayanarak o evde kalmaktadır, ortada ev sahibinin evde kalmaya izin verme rızası vardır) bahsetmektedir.
Yani, bu iki ayeti ben şöyle anlasam, müsade var mı sayın hocalarım?
Allah iman edenlere (erkek ve kadın) diyor ki, bir evde beraber yaşıyorsanız (siz, karınız, çocuğunuz, belki hizmetçiniz, belki halanızın kızı, belki bir misafir)  birbirinizin özel zamanlarına/mahremine/avretine riayet ediniz, hatta bazı vakitler vardır ki  bu vakitlerde daha fazla bir özene riayet ediniz. Bu hususa çocuklarınızı erken dönemlerde eğiterek başlayarak önem veriniz.
Ve acaba  bize “İşte Allah âyetleri size böyle açıklar” diye hitap eden Allah, “Meleket eymânukum’u benim asla kullanmadığım bir kelimeyle “cariye” kelimesiyle çevirmeyin buyuruyor olabilir mi?
Not: Ayette sadece “köle-cariye” konusuna bir başka deyişle “Meleket eymânukum” ün neden köle veya cariye olarak çevrildiği meselesine odaklandığım için diğer kısımları (mesela avret=mahrem, akşam namazı mı yatsı namazı mı konularını) sonra incelemek istiyorum. Bu yüzden “ayeti şöyle anladım” dediğim kısımı daha sonra biraz daha farklı anlayabilirim.
Edit: Madem cariyelere her şey serbest, neden bizi mahrem halde görmemeliler? İzin istiyorlar ki, bizi mahrem halde görmemeliler.. Yani cariye olarak çevirenler için bu büyük bir çelişki değil mi?

7 thoughts on “Nur Suresi Ayet 58 ve 59 çerçevesinde İslam’da cariye konusuna devam…

  1. ellerin altındakiler henüz müslüman olan kişilerin müşrikken evlenmiş olan eşleride anlaşılabilirmi bundan dolayı kınanmazlarmı?

  2. Nur suresinin 58. ayetindeki hüküm genellikle karı-kocanın birlikte ve baş başa bulunduğu ve çoğu zaman avret yerlerinin açık olabileceği üç zaman dilimine aittir.

    – Bu ayette yer alan kölelerden maksadın hem cariye hem köle olduğunu söyleyen alimler çoğunluktadır. Bu yoruma göre, içeri giren erkek köle olsa, fıkıh kitaplarında belirtilen erkeklerin belli avret yerlerini görmesi caiz değildir.

    Şayet giren erkek köle olup da kadın hanım efendi söz konusu ise, onun avret yerlerinin görülmemesi daha da önem arz eder.

    – Şayet içeri giren cariye ise, yine kadın hanım efendinin belli bazı yerlerini görmemesi gerekir.

    – Bununla beraber, bazı alimlere göre, bu ayette meal olarak yer alan “sağ ellerinizin malik olduğu”ndan maksat yalnız erkek kölelerdir. Ayette kölelere işaret eden “Yeste’zin” fiili gibi, “ellezine” edatı da erkeklere mahsustur. Ayetin bu açık kullanım tercihi, bu görüşü desteklemektedir.

    Hatta bir rivayete göre, kölenin biri Hz. Ömer’i çağırmaya gitmiş ve onun o esnada açık olan avret yerini görmüştü. Hz. Ömer de bu vakitlerde kölelerin izinsiz girmemesi için dua etmişti ve bunun üzerine bu ayet nazil olmuştu. (bk. Taberi, Razi, İbn Kesir, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

    – Diğer bazı alimlere göre ise, bu ayette her ne kadar ifade tarzı erkeler için ise de buna -tağlib sanatına göre- cariyeler de dahildir. Bu takdirde, yine de kadınlarla beraber, erkek köleler de söz konusudur. Bu üç vakitte o günkü Arabistan adetine göre insanlar evlerinde istirahat ediyor, karı- koca yataklarda yatıyor ve uyuyabiliyorlardı.

    Dolayısıyla, erkek kölelerin kadın hanım efendilerinin avret yerlerini görmesi caiz olmadığı gibi, erkek efendilerinin de belli yerlerini görmeleri caiz değildir. Şayet içeri giren kadın ise, erkeğe bakması caiz olsa da, kadın hanım efendinin bazı yerlerini görmesi caiz değildir.

    – Bazı alimlere göre, bu ayetteki emirler vücubu değil, mendubu ifade eder. Yani, burada belli bir terbiye metodu öğretiliyor. Ebeveynin yedi yaşındaki çocuklara namaz kıldırmalarına dair görevleri sünnet olduğu gibi, buradaki hususlar da sünnet türünden bir terbiyeye yöneliktir. (bk. Taberi, Razi, İbn Kesir, İbn Aşur, a.y)

    – Çocukların da anne-babalarından görmemeleri gereken yerler vardır. Bunlar fıkıh kaynaklarında açıklanmıştır. Bizzat kendi çocuklarının görmemesi gereken yerlerin cariye (hanın efendi için) ve kölenin (hem efendi hem hanım efendi için) görmemeleri gereken avret yerleri vardır. Bunları önlemeye yönelik olarak bu üç vakitte izin şartı getirilmiştir.

    1. Cevabınız için teşekkürler fakat sanırım yazımı dikkatlice okumamışsınız.

      Yazıda “meleket eyman” kavramının “köle ve/veya cariye” olarak çevrilmesinin ve anlaşılmasının çelişkiye neden olduğu konusunda bazı bulgular paylaşıyorum.

      Siz çelişkileri izale etmek yerine bilinen bir cevabın tekrarını paylaşmışsınız.

  3. cariye kız çocuklarımız kölelerde erkek çocuklarımızdır.

  4. Cariye konusundan ayrı ancak,
    Sabah salatından önce de zaten uykudayız ya da geç yatıyoruzdur uyanığızdır hadi buna saat çok erken olduğundan tamam diyelim. Bazıları öğle vakti elbise çıkarma kısmına Araplar öğle uykusuna yatarlardı demiş. Yatsı salatı ya da akşam salatından sonra uykuya hazırlık desek o da belki tamam ama Kuran evrensel değil mi? Neden sabit vakitler var izin istemeyle ilgili? Hele hele öğle uykusu tabirine Arapların uyuma saatine göre emir eklenmiş olmasını anlayamıyorum. Başka bir anlam olabilir mi?

    1. Salat kelimesinin namaz olmayabilecegi perspektifinden bakıldıgında, bu emrin vahyi dinleyeme çağrılan o dönemin inananlarına hitap ettigini düsündügümüzde bir sorun kalmıyor. Cunku bu insanlar sabah salatına (yani sabah vahyini dinlemeye) gitti. Aksam salatı var bir de. E sabah salatı için bölünen uykularını dusunursek, eve geri gelip dinlenmek isteyeceklerdir. O da ogle vakti oluyor iste.

      http://dersvekuran.blogspot.com/2012/06/kurana-gore-salat.html

      1. 23 Ocak 2013 Çarşamba’den beri sitenizde yazmıyor gözküyorsunuz. Sebebini merak ettim.

ABDULSEMED YILMAZ için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*