Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme.

Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme.

Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. (17/36)

Yaratıcıdan insanlığa bir mesaj olduğuna inanılan Kuran’ın ayetlerinden olan bu ayet hangi amaçla okunur?

-Namazlarda ibadet amaçlı diyerek Allah’a geri okumak için mi?

-Harfleri tam doğru çıkarmaya gayret ederek, ibadet amacıyla ezgili bir şekilde Arapça okuyarak mı?

-Ölülerin ruhuna hediye olsun, günahları affedilsin diye mi?

-Belirli sayıda, söz gelimi 333 kez okuyup yaratıcıdan bir işin olmasını isteyerek mi?

Yoksa okuyup, üzerine düşünüp, doğru anlamını hayatta arayıp bulup yanlış giden bir şeyleri düzeltmek için mi?

Geçenlerde adına sosyal medya denilen platformlardan birisinde çoğunluk tarafından paylaşılan bir gönderi gördüm. Bir video. Videoda yaşlıca bir amca beyaz atleti ile yatakta 19 yaşında olduğu ifade edilen fakat videoda yüzü pek seçilmeyen bir kızın üzerine çullanmış, kız “yardım edin” diye canhıraş bir biçimde bağırıyor.  Kız bağırdıkça yaşlı adam kıza sus deyip ufak fiskeler indiriyor. Videonun altına şu yazılmış: “19 yaşındaki X’in annesi yatalak, babası tarafından her gün işkence görüyor, dayak yiyor hatta daha fenası yapılıyor, lütfen paylaşarak bu kıza yardım edin”

Yazımı yazmak için videoyu tekrar arayıp bulmadım. Hatırımda kalanları yazıyorum. Videoyu ilk izlediğimde “hatta daha fenasını yapıyor” ibaresini de görünce ve adamın beyaz atletle kızın üzerine çullanmış hali ile de birleştirince “yeni bir sapık adam vakası” demek içimden geçmedi değil. Tıpkı benim gibi düşünmüş olmalılar ki, pek çok insanın bu kıza yardım maksadıyla gönderiyi paylaştığını gördüm. Adama küfürler, hakaretler de havada uçuşuyordu tabi.

Aklıma hemen yukarıdaki ayet geldi. Karşımda sadece bir video vardı ve ben gördüğümün dışında hiçbir şey bilmiyordum. Ayet bana ne diyordu? “Bilmiyorsun o halde kayıtsız kal” mı diyordu? Kayıtsız değil de kayıtlı kalacaksam yapmam gereken “paylaş” butonuna basmak mıydı?

Bu sorular bir kenarda dursun, ben video hakkında daha çok şey BİLMEK için çaba sarf ettim. Çok sürmedi. Şöyle bir bilgilere ulaştım: Kızın annesi gerçekten yatalakmış. Videoyu annesi çekmiş. Kız polise başvurmuş. Baba ifadesi alınıp serbest bırakılmış. Fakat görüntüler sosyal medyada yayılınca adam tutuklanmış. Ancak kızın kardeşi yani adamın oğlu, ablasının anne ve babasına şiddet uyguladığını, bıçak çektiğini, babasının masum olduğunu açıklamış. Videonun annesine kız tarafından tehditle çektirildiğini yani ablasının babasına bir komplo kurduğunu ifade etmiş. Bu açıklama üzerine adam salıverilmiş mi,  hala tutuklu mu bilmiyorum. Gerçekten evde sorunlu bir kız ve onun karşısında çaresiz kalan bir baba mı var yoksa gerçekten öz kızına şiddet uygulayan bir baba mı var bilmiyorum. Çekilen bir görüntünün nasıl oldu da bir adamın önce salınan bir adamın “öz kızına” şiddet uygulayan bir cani olduğuna kanat getirilmesini sağladı bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum. Sorsan kendisine “Müslüman” diyen binlerce kişi sadece bir videoya dayanarak şu adama lanetler okudular ve akıllarına yukarıdaki ayet hiç gelmedi. Belki de içlerinde 5 vakit namaz kıldığı halde böyle bir ayet olduğunu bilmeyenler bile vardı.

Başka bir vaka. Bir genç öldürülüyor. Öldürülen gencin anne ve babasını tanıyorum. Onları rencide etmemek adına detay vermeyeceğim. Olayın detaylarını anne ve babadan dinledim. Olayın vuku bulduğu iş yerinden de aslını öğrendim. Fakat medya sabahın erken saatlerinde olayı benim ve benim konumumda olanların bildiğinden bambaşka bir şekilde verdi.  Akşam haberlerinde olay o bambaşka, çarpıtılmış haliyle verildi. Düşünün, kanallar olay yerine muhabir gönderiyor, muhabirlerin ve haber kurgucularının tek yaptığı ilk çıkan haberi sanki olay yerinden bilgi almış gibi yaparak tekrar kamera önünde okumaları. Ellerinde bir metin, yani, sabah online gazetelerde çıkan metin, olay yerinden birkaç kapı pencere görüntüsü alarak üzerine sadece o yanlış metni okuyorlar. İnsanlar da akşam evlerinde çekirdek çitlerken bu habere olduğu gibi inanıyorlar. Yine sosyal medya platformlarında, yanlış haber doğru sanılarak yüzlerce yorum yapılıyor.

Başka bir vaka. Sağlık konulu bir internet sitesinde yediğimiz paketli gıdaların incelemesi yapılıyor. Siteye göre büyük oranda kandırılıyormuşuz. Çok küçük kelime oyunları ile çoğu paketli gıdada gerçek içerik bizim dikkatimizden uzak tutuluyormuş.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak maksat hasıl oldu. Taşı gediğine koyabiliriz:

Bırakın Kuran’ın diğer ayetlerini sadece bu ayeti gerçekten “anlamaya” çalışsak ne kadar çok şey değişecek farkında mısınız? Ayet bize “sorumlu” olduğumuz söylüyor. Üzerimize her gün farklı farklı kanallardan  “bilgi” yağıyor. Dinlediğimiz, okuduğumuz haberlerde, otobüs beklerken zombi gibi üzerinde parmağımız kaydırırken okuduğumuz sosyal medya paylaşımlarında, yolda giderken gördüğümüz koca reklam afişlerindeki metinlerde ve fotoğraflarda, markette alışveriş yaparken okuduğumuz sandığımız bir paketli gıdanın içeriğinde, dizi izlerken göremediğimiz alt metinde, her şeyde ve her an bir bilgi sağanağı altındayız.

Biz, marketten paketli bir gıda alırken “bilmediğimiz bir şeyin ardına” düşmüş olmuyor muyuz? Parmağımızı zombi gibi kaydırırken okuduğumuz bir paylaşımın üzerine hemen atlayıp inanınca “bilmediğimiz bir şeyin ardına” düşmüş olmuyor muyuz? Bir reklam sloganını hiç sorgulamadan içselleştirince  “bilmediğimiz bir şeyin ardına” düşmüş olmuyor muyuz?

Ayet “sorumlusunuz” diyor. Sorumlu olmak demek, cehennemde cayır cayır yanacaksınız demek değil. Sorumlu olmak demek, “aptal yerine konulacaksınız” demek. Konuluyoruz da. . Sorumlu olmak demek, bilmediğin şeyin ardına düştüğünde çeşitli şekillerde bireysel ve toplumsal bir çöküşe sürükleneceksiniz demek. Çöküyoruz. Bırakın bir kenara ayetin yaratıcından geldiğini falan. Yukarıda paylaştığım cümle yüzde yüz tespitleri ve sonuçları ile doğru bir cümle. Sadece bu cümlenin analizini yapsak, gereğini yapsak dünya bambaşka bir yöne evrilecek. Aptal yerine konamayacağız.

Yazımın konusu olan ayeti kelime kelime analiz etmedim. Etsem daha derin bir içerik çıkacak. Kulak, göz ve gönlün sorumlu olması ifadesindeki kelimeler öyle laf olsun diye seçilmiş kelimeler değil. Diğer tüm kelimeler de. Ama çevirinin şu haliyle bile amaç anlaşılıyor.

Sizlere 3-5 tane yalan haberden bahsetmiyorum. İki tane sahte gıdadan bahsetmiyorum. Tüm dünyayı kasıp kavuran, dönüş yönünün değiştiren bir bilgi kirliliğinden bahsediyorum. Yukarıda verdiğim örnekler çok yumuşak örnekler. Herkesin kabulleneceği kadar dolaysız. Dilimin altındaki gerçek örnekleri verirsem biliyorum iş değişecek. Çünkü, zihinlerimiz doğru düşünmeyi, bilgiye ulaşma çabasını çoktan bırakmış. Zokayı yutmuşuz. Beyinlerimize kazınan kazınmış, milyonlarca diken saplanmış. Dilimin altındaki gerçek örnekleri verirsem biliyorum iş değişecek. Nereden mi biliyorum? Çünkü toplumun artık yüzde yüz kanıksadığı ve doğru saydığı her olguya aykırı şeyler söyleyen -sayısı az da olsa- her kim varsa anında al-aşağı ediliyor.  Tüm dünya toplumları olarak çö-kü-yo-ruz diyorum. Sonumuz felaket diyorum.

Bilgisizce sürekli bir şeylerin ardından gidiyoruz diyorum. Bu felaketi öngörebilmeniz için yukarıdaki ayeti görmüş olmanıza bile gerek yok. Hayata doğru  bir pencereden bakmayı başaran herkes yazıda çok genel olarak ifade etmeye çalıştığım gerçekleri görebilir. Yolumuz da Kitap ile tam da burada kesişiyor. Çünkü Kitap zaten “sakınanlara” yol göstereceğini söylüyor, ayetlerinin bir “hatırlatma” dan başka bir şey olmadığını söylüyor.

Sözün özü, Kuran’ı eğer çalışmaya talipsek, papağan gibi tekrarlamayacaksak, öbür tarafta bizi koruyacak bir büyü kitabı gibi yaklaşmayacaksak, o hale gereğini yapacağız.

Söylenecek çok söz, verilecek çok örnek var. Üzerine bir enstitü kurulacak kadar: Doğru bilgi enstitüsü.

Yazımın buraya kadar olan kısmını herkes kabullenecek. Sanırım kimse yalan haberle kandırılmak istemez. Veya herkes “evet sosyal medyada her habere inanmamalıyız” der. Dolayısı ile yazının üst kısmında maalesef suya sabuna dokunmadım. Temizlenip arınamadık.

Ama aşağıdaki ev ödevi kafaları karıştıracak, “ne alakası var” denilecek, “yazıyla bunun ne ilgisi var, ne demeye çalışıyor bu”, denilecek. 

Doğru bilginin , aklın ışığında tartışmak üzere…Neyi bilmediğimizi fark etmek üzere…

Ev ödevi/tartışma konusu:

Kaynak

Nilüfer Belediyesinin web sitesinde bulduğum aşağıdaki metni okuyunuz. Yazımın konusu ile ilgisini kurmaya çalışınız. Sizce bu metnin ardından gitmeli miyiz? Evet’se neden , hayır’sa neden? Metin içeriğinde sizce yanlışlar var mı? Okurken sinirlendiğiniz oldu mu? 

Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi
Madde 1- Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir.
Madde 2-1.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir.
2.Bir tür hayvan olan insan,öbür hayvanları yok edemez,bu hakkı çiğneyerek onları
sömüremez,bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir.
3.Bütün hayvanların insanlarca gözetilme,bakılma ve korunma hakları vardır.
Madde 3-1.Hiçbir hayvana kötü davranılmaz,acımasız ve zalimce işlem yapılamaz.
2.Bir hayvan öldürülmesi zorunlu olursa;bu bir anda,acı çektirmeden ve
korkutmadan yapılmalıdır.
Madde 4-1.Yabani türden olan bütün hayvanlar,kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada,
havada veya suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
2.Eğitim amacı ile olsa bile,özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka
aykırıdır.
Madde 5-1.Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde
türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
2.İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her
türlü değişiklik bu haklara aykırıdır.
Madde 6-1.İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun
sürece yaşama hakkına sahiptir.
2.Bir Hayvanı Terk Etmek Acımasızca ve insanlık dışı Bir Davranıştır.
Madde 7- Bütün çalışan hayvanlar iş süresinin yoğunluğunun sınırlandırılması,onarıcı ve
güçlerini artırıcı beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.

Madde 8- Hayvanlarda fiziksel ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, hayvan
haklarına aykırıdır.Tıbbi bilimsel,ticari ve başka biçimlerdeki her türlü deneyler
için de böyledir.
Madde 9-Hayvan beslemek için yetiştirilmişse;bakılmalı,barındırılmalı,taşınmalı,ölümü de
korkutmadan ve acı çektirmeden yapılmalıdır.
Madde10-1.Hayvanlardan insanın eğlencesi olsun diye yararlanılmaz.
2.Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan
onuruna aykırıdır.
Madde11-1.Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış,bir
“biocide” yani yaşama karşı suçtur.
Madde 12-1 Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir “genocide”
yani türe karşı suçtur.
2.Doğal çevrenin kirletilmesi ve yıkılıp yok edilmesinin sonu “genocide”,soykırıma
varır.
Madde 13-1.Hayvanın ölüsüne de saygı göstermek gerekir.
2. Hayvan haklarına saldırıyı göstermek amacı gütseler bile hayvanların
öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonlarda yasaklanmalıdır.

Madde 14-1.Hayvanları savunma ve koruma kuruluşları,hükümet düzeyinde temsil
olunmalıdır.
2.Hayvan hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır

5 thoughts on “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme.

  1. Kuran ayetlerinin birbirini açıkladığı örnek ayetlerden biriside bu olsa gerek
    Hucurât 6
    Ey iman sahipleri! Özü-sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz.

    1. Bütün basın şirketleri tersi kanıtlanana dek “özü sözü bozuk birisi”dir. Ayrıca şu var: “Ücret istemeyene uyun.” Bütün basın şirketleri ücret isterler. Ücreti doğrudan okuyucudan istemiyorlarsa başkasından (reklamcıdan, Soros vakıflarından vb.) istiyorlar. Ama daha cehenneme gitmedik. elestireldusun.wordpress.com’u takip edin. Büyük Çöküş sitesinin kaynaklar sayfası vardı bir de. Uzun süredir güncellenmiyor ama yararlı.

      Bu geri zekalı bildiriyi yazan geri zekalılar tam da kendilerine yakışanı yapmışlar. “Hayvan”ın tanımı yok. Bir yasa yaparken önce tanımları yaparak başlarsınız. Terliksi hayvan hayvan mıdır? Volvox kolonisi? Hidra? Kimse bunları hayvan veya bitki sınıfına sokamıyor. Virüsün, sporun, tohumun canlı olup olmadığı bile belli değil, canlılığın tanımının da yapılması gerek. Ayrıca bağırsak solucanının, bitlerin, pirelerin, mutfağınızda gezinen hamamböceğinin “haklarını” gözetmek isteyen var mı aranızda? Adamlar senin benim zekamıza hakaret ediyorlar, dalga geçiyorlar. Sen de gidip onları başına yönetici yapıyorsun.

  2. Müthişsiniz. Gerçeğin üstünü örtenler karşısında gerçeği ayan beyan ortaya koyuyorsunuz.

  3. Yazdım, oldu. Ne? Bu “bir tür hayvan”lara bu doğruların kaynağını sordunuz mu ki bana soruyorsunuz?

    Nesne Hakları Evrensel Bildirgesi
    Madde 1- Bütün nesneler eşit yaratılır ve aynı var olmak hakkına sahiptir.
    Madde 2-1.Bütün nesneler saygı görme hakkına sahiptir.
    2.Bir tür nesne olan insan,öbür nesneleri yok edemez,bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez,bilgilerini nesnelerin hizmetine sunmakla görevlidir.
    3.Bütün nesnelerin insanlarca gözetilme,bakılma ve korunma hakları vardır.
    Madde 3-1.Hiçbir nesneye kötü davranılmaz,acımasız ve zalimce işlem yapılamaz.
    2.Bir nesnenin parçalanması zorunlu olursa;bu bir anda,acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
    Madde 4-1.Yabani türden olan bütün nesneler, kendi özel ve doğal çevrelerinde, karada, havada veya suda yaşama ve dönüşme hakkına sahiptir.
    2.Eğitim amacı ile olsa bile,özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
    Madde 5-1.Geleneksel olarak insanların çevresinde bulunan bütün nesneler uyumlu biçimde türüne özgü bulunma koşulları ve özgürlük içinde bulunma ve dönüşme hakkına sahiptir.
    2.İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her türlü değişiklik bu haklara aykırıdır.
    Madde 6-1.İnsanların yanlarına aldıkları bütün nesneler, doğal ömür uzunluklarına uygun sürece var olma hakkına sahiptir.
    2.Bir Nesneyi Terk Etmek Acımasızca ve insanlık dışı Bir Davranıştır.
    Madde 7- Bütün çalışan nesneler iş süresinin yoğunluğunun sınırlandırılması,onarıcı ve güçlerini artırıcı bakım ve ve onarım hakkına sahiptir.

    Madde 8- Nesnelere fiziksel ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, nesne haklarına aykırıdır. Tıbbi bilimsel,ticari ve başka biçimlerdeki her türlü deneyler için de böyledir.
    Madde 9-Nesne sahip olmak için üretilmişse; bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, bertarafı da korkutmadan ve acı çektirmeden yapılmalıdır.
    Madde10-1.Nesnelerden insanın eğlencesi olsun diye yararlanılmaz.
    2.Nesnelerin seyrettirilmesi ve nesnelerden yararlanılan gösteriler nesne onuruna aykırıdır.
    Madde11-1.Zorunluluk olmaksızın bir nesnenin yok edilmesi demek olan her davranış,bir “pragmacide” yani nesneye karşı suçtur.
    Madde 12-1 Çok sayıda yabani nesnenin yok edilmesi demek olan her davranış bir “pragmacide” yani nesneye karşı suçtur.
    2.Atomun parçalanması, elektrolüminesans benzeri nükleer veya fiziko-kimyasal yollarla nesnelerin yok edilmesi “pragmacide”, soykırıma varır.
    Madde 13-1.Nesnenin enerjiye dönüşmüş haline de saygı göstermek gerekir.
    2. Nesne haklarına saldırıyı göstermek amacı gütseler bile nesnelerin yok edildiği şiddet sahneleri sinema ve televizyonlarda yasaklanmalıdır.

    Madde 14-1.Nesneleri savunma ve koruma kuruluşları,hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.
    2.Nesne hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır.

  4. Evrensel bildirgenin “ikame” edilişi: veryansintv.com/belediye-calisani-sokak-hayvanlarini-oldurecegini-soyledi/

Hakan Özdemir için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*