Miras ayetlerinde matematiksel hata

Miras ayetlerinde matematiksel hata

Mısırdan Çıkış (Tevrat)

15 Mısır Kralı, Şifra ve Pua adındaki İbrani ebelere şöyle dedi:

  16 “İbrani kadınlarını doğum sandalyesinde doğurturken iyi bakın; çocuk erkekse öldürün, kızsa dokunmayın.”

  17 Ama ebeler Tanrı’dan korkan kimselerdi, Mısır Kralı’nın buyruğuna uymayarak erkek çocukları sağ bıraktılar.

 18 Bunun üzerine Mısır Kralı ebeleri çağırtıp, “Niçin yaptınız bunu?” diye sordu, “Neden erkek çocukları sağ bıraktınız?”

 19 Ebeler, “İbrani kadınlar Mısırlı kadınlara benzemiyor” diye yanıtladılar, “Çok güçlüler. Daha ebe gelmeden doğuruyorlar.”

  20 Tanrı ebelere iyilik etti. Halk çoğaldıkça çoğaldı.

  21 Ebeler kendisinden korktukları için Tanrı onları ev bark sahibi yaptı.

  22 Bunun üzerine Firavun bütün halkına buyruk verdi: “Doğan her İbrani oğlan Nil’e atılacak, kızlar sağ bırakılacak.”

Kuran’da miras konusuna neden Tevrat’tan konu ile hiç ilgisi olmayan bir alıntı ile başladım? Bunu az sonra öğreneceksiniz.

Eğer bu yazıdan beklentiniz  “gerçek ve çelişkisiz miras hesabı” ise okumayı bırakabilirsiniz; maalesef böyle bir hesap bulamayacaksınız. Eğer “bakalım ayeti nasıl bükmüş” diye merak edenlerdenseniz böyle bir girişime de çabalamayacağım. Fakat şuna dikkatinizi çekmeye çalışacağım. İlgi duyanlar toplansın:

Miras ile ilgili ayeti okumaya daha başlarken ortada büyük bir yanlışlık olduğunu fark ediyorum.

İzah etmeye çalışayım:

4:11 ayetinin geleneksel çevirisi:

ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler terekenin üçte ikisi onlarındır. (Edip Yüksel)

Bu çeviri üzerinden gidersek ve Kuranda yazan gerçek kelimeleri kullanırsak sanırım ne demek istediğimi anlatabileceğim. Çeviriyi aynen koruyorum fakat Edip Yüksel’in görmezden geldiği kelimelerin doğrusunu yazıyorum.

ALLAH size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. ZEKER, ÜNSA’NIN iki katı pay alır. Mirasçılar sadece NİSA olup iki kişiden fazla iseler terekenin üçte ikisi onlarındır.

Hadi aynı yöntemi birkaç çeviriye daha uygulayalım:

Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır.  (Kadir Çelik meali)

Allah çocuklarınız hakkında, ZEKERE iki ÜNSA’NIN hissesi kadar tavsiye eder. Eğer NİSALAR ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır. 

Çocuklarınız hakkında Allah size şunu emrediyor: Erkek çocuğa iki kız hissesi vardır. Çocukların hepsi kız ise ve ikiden fazla ise, mirasın üçte ikisi onların olur. (Ümit Şimşek Meali)

Çocuklarınız hakkında Allah size şunu emrediyor: ZEKERE  iki ÜNSA  hissesi vardır. Çocukların hepsi KADIN ise ve ikiden fazla ise, mirasın üçte ikisi onların olur.

Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe kadının payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler… (Süleyman Ateş meali)

Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, ZEKERE ÜNSANIN payının iki katını tavsiye eder. (Çocuklar) ikiden fazla KADIN iseler…

Sanırım yeteri kadar örnek verdim. Ayet neden ZEKER ve ÜNSA ile başlıyor ve devamında NİSA diyor? Bu kadar bariz farklı olan kelimeleri görmezden gelip kesir hesabına girelim mi? Ayette matematiksel hata aramadan önce sanırım önce Kuran kelimelerinin anlaşılması noktasında “biliyor” olduğumuzu varsaydığımız en temel kelimelere tekrar bakmalıyız.

Örneklerle devam edelim:

2:282

Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun).

Bu ayette “erkek” olarak geçen kelime ZEKER değil RİCAL… KADIN olarak çevrilen kelime ise ne ÜNSA ne de NİSA… “İMRAAT”… Kuran boyunca çevirmenler İMRAAT kelimesini “eşi, karısı, evli kadın” olarak çevirmişler. Ama bu ayette “eğer 2 erkek yoksa 1 erkek ve 2 evli kadın” demeye kimsenin dili varmamış…

İlginç bir ayet daha geliyor:

3:60-61

Gerçek, Rabbindendir, şüphe edenlerden olma artık.

Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışırsa, de ki: “Gelin, çocuklarımızı (EBNE’ENE) çocuklarınızı, kadınlarımızı (NİSA) , kadınlarınızı çağırarak bizlerle sizler bir araya gelelim ve sonra ALLAH’ın lanetinin yalancıların üzerine olması için lanetleşelim.

Sorular şunlar:

Soru 1: 4.11 ayetinde “çocukların payı” derken kullanılan “evlat” kelimesi burada neden kullanılmadı da “ibn, oğul” kelimesi kullanıldı?

Soru 2.  Çocuklarımız neden çağırıyoruz? Yaşları kaç?

Soru 3: Hitap erkeklere mi? Çağırılacak KADINLAR’dan kasıt kim?

Durun bir dakika! KADINLARIN da KADINLARI olabiliyor:

Nur 31:

Mümin kadınlara ( MÜMİN NİSALAR ifadesi geçmiyor MÜ’MİNATÜNlere söyle)  da söyle: ……. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi KADINLARI…..

Daha pek çok irdelenecek ayet var. Fakat konuyu uzatmamak adına hepsini yazmıyorum. Sanırım söylemek istediğimi aktarabildim. Kuran’da geçen “RİCAL”, “NİSA”, “ZEKER”, “ÜNSA” “ZEVC”, “İMRAAT” vb. kelimeler maalesef kolaylıkla birbirlerinin yerine anlaşılmış… (Bunun yanı sıra  bir de “eril ve dişil” kelimeler meselesi var. )

Biz “zeker” yazan yere de “erkek” desek, “rical” yazan yere de erkek desek uyuyor. “Ünsa” yazan yere de “kadın ” desek, “nisa” yazana veya “imraat” yazana kadın desek uyuyor. Bazen bir kurulum işlemi yaparsınız ve iki vida elinizde kalır. O iki vida sizin bir yerlerde yanlış yaptığınızın işaretidir.

Şimdi sıra geldi yazıya neden Tevrat ile başladığıma… Çünkü bizim Kuran kavramlarını söz konusu olduğunda karşımızda maalesef Tevrat kaynaklı büyük bir geleneksel miras var. “İsrailiyat” diye bir mesele elbette ki var ancak bu buzdağının görünen yüzü.

Şimdi Mısırdan Çıkış’taki bilgi ile Kuran’daki bilginin nasıl ters düştüğünü ancak bizim Kuran’ı incelemek yerine Tevrat’ı tercih ettiğimizi göreceksiniz.

7:127

Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: “Mûsâ’yı ve kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar diye mi bırakacaksın?” Firavun, “Biz onların oğullarını öldürüp kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz” dedi.

Bu ayet Tevrat’ta yer alan yukarıdaki anlayışı kabul etmiyor. Mısırdan Çıkış’a göre “Musa doğmasın” diye Firavun doğan erkek çocukları öldürtüyor. Kuran’a göre ise Musa çoktan büyümüş ve Firavun’un karşısına dikilmiş. O halde Firavun neden “çocukları öldürüp kadınları sağ bırakmaya devam ediyor?”

Oysaki bizim meal ve tefsirlerin tamamı dolaylı olarak veya direk Tevrat’ın bu bölümünün etkisinde. Bazı çevirilerde doğrudan “bkz: Mısırdan Çıkış” referansını görebilirsiniz. Tevrat bu konuda kendi içerisinde tutarlı. Çünkü amaç “Musa’nın doğumunu engellemek”.  Fakat Kuran’da Firavun’un bu hareketinin anlamına ulaşamıyoruz. Sorgulayan da yok zaten.

İşin ilginci, Kuran’da birkaç farklı ayette geçen bu konu, “erkek çocuk” ve “kız çocuk” olarak bile geçmiyor. Bakın Mustafa İslamoğlu bu konu fark edip dipnotunda nasıl işlemiş?

Ebnâehum lügat açısından “oğulları” anlamına gelir. Galibiyet kuralınca “çocukları” vurgusunu taşır. Nisâehum ise, “oğullar”ın karşıtı olan “kızlar” değil “kadınlar” anlamına gelir. “Neden kadınlar” sorusunu tefsircilerimiz “hizmetçi ve cariye olarak kullanmak için” cevabını verirler (Bkz: İbn Âşûr). Bu “kadınlar” ile, kız çocukları değil de yasağa rağmen doğurmakta ısrarcı olan hamile anneler kastediliyorsa, bu durumda sorunun cevabı bizce “evlat acısı çektirmek için” olur.

Evet, ortada kocaman bir soru işaret var.

Neden , “erkek çocukları” ölündürüp “kız çocukları” sağ bırakma ifadesi değil?

Neden, “erkek çocukları/bebekleri” öldürüp annelerini sağ bırakma değil?

Neden sadece “erkek çocukları/bebekleri öldürüyordu” ifadesi değil? Zira demese de biz anlarız zaten kimin sağ kaldığını…

Öte yandan ilgili ayetleri biraz daha dikkatli okursak Firavun hakkında ZANNEDİLENDEN öte bilgiler elde ediyoruz.  Mutlak otorite sahibi, astı astık kestiği kestik, yeni doğan bebekleri öldüren bir paranoyaktan çok, kendi gittiği yolun, yönteminin, uygulamalarının doğu olduğunda ısrar eden bir figür.

4:25-26-29-34-35

Onlara bizden bir gerçeği götürünce, “Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün, kadınlarını ise yaşatın,” dediler. İnkarcıların PLANI/TUZAĞI hep sapıkçadır.

Firavun dedi, “BENİ BIRAKIN Musa’yı öldüreyim de o da Rabbine yalvarsın. Sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde kötülük çıkaracağından endişeleniyorum.”

Ey kavmim, bugün saltanat sizin, üstünsünüz yeryüzünde, fakat Allah’ın azabı gelince kim kurtaracak bizi? Firavun dedi ki: Ben size hangi reyi işaret ediyorsam o, tamamıyla doğrudur ve BEN SİZİ, DOĞRUDÜRÜST YOLDAN BAŞKA BİR YOLA SEVKETMİYORUM.

Daha önce Yusuf da size apaçık delillerle gelmişti; fakat size getirdiği mesajı sürekli olarak kuşku ile karşılamıştınız. Nihayet o ölünce, “ALLAH ondan sonra elçi göndermeyecektir (O son elçidir),” demiştiniz. ALLAH, kuşkuda sınırı aşanı böylece saptırır.”

Onlar ki, Allah’ın ayetleri konusunda, kendilerine gelmiş bir DELİL BULUNMAKSIZIN MÜCADELE EDİP DURURLAR. Bu Allah katında da, iman edenler yanında da büyük bir öfke sebebidir. İşte Allah, her kibirli zorbanın kalbini böylece mühürler.

SONUÇ:

Kuran’ın bizi uyardığı ve sakındırdığı eylemlerden birisi “ACELE” etmektir. NİSA, RİCAL, ÜNSA, ZEKER, ZEVC vb. kavramlar (ve eril/dişil kullanımların kadın/erkek atfı ile anlaşılmaları)  konusunda ciddi şüphelerim var.  Konu uzun ve derin.  Acele etmiyorum. Ulaştığım anlamları tüm ayetlerde test ederek doğrulamam lazım.

Örneğin Firavun bağlamında ulaştığım şu anlam kendi içerisinde tutarlı. Fakat tüm ayetlerde test etmek gerekiyor.

Firavun , Musa peygamberin öğretisinin getirteceği yeni paradigmadan oldukça rahatsız. O Yusuf peygamber’in izinde olduğunu iddia ederek  (DİNsel referanslı) yeni bir sistem kurmuş. Fakat halkı köleleştirerek bunu yapmış; halk köleleştirildiğinin farkında değil.  Halkın içinde kendisine sorgusuz itaat eden bir kesim var (NİSA ile kastedilen olabilir, NİSA “unutmak” kökünden gelen bir kelime) Dolayısı ile Musa Peygamber’in öğretisine uyma ihtimali olanları  (OĞUL) etkisiz bırakarak ve NİSA’ları yaşatarak amacına ulaşacak bir strateji kuruyor. Mısırdan Çıkış’taki anlatı bizim bunu düşünmemizi engelliyor. Zihnimiz hep “aman Musa doğmasın diye bebek öldüren bir psikopatta”

Çalışmaktan başka yol yok…

NOT:

Miras ayetleri olarak anılan ayetlerdeki kesir hesabını merak edenler önce SALAT konusu bağlamında da geçen ayetteki kesir hesabını (!) anlasınlar:

Rabbin, senin ve yoldaşlarıdan bir grubun, gecenin üçte ikisinden az, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir. Gecenin ve gündüzün miktarını ALLAH belirler. O, sizin bunu yapamıyacağınızı bildiği için sizi affetmiştir. Öyleyse Kuran’dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Aranızda hastalar, yeryüzünde ALLAH’ın lütfundan rızık arayanlar ve ALLAH yolunda savaşanlar olduğunu bilmektedir. Ondan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı gözetin, zekatı verin ve güzel davranmak yoluyla ALLAH’a bir borçsunun. Kendiniz için yaptığınız her iyiliği, ALLAH katında daha iyi ve daha büyük bir ödül olarak bulacaksınız. ALLAH’tan bağışlanma dileyin; ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

2 thoughts on “Miras ayetlerinde matematiksel hata

Selim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


*